Eros'un Kurbanları:
"Şimdi nereye kaçacaksın baş belası?"
___
"Daha iyi olduğuna emin misin? Lydia hamilesin ve yapmaman gereken ne varsa hepsini yaptın!" Stiles'ın yüzüncü kez sorduğu soruya göz devirip cümlesinin geri kalanını dinlememeyi tercih etti Lydia.
"Stiles, defalarca kez söyledim sana iyi olduğumu! Sadece başım döndü, hepsi bu. Çok abartıyorsun ve ayrıca..." Lydia derin bir nefes alıp Stiles'ın yatağına oturdu. Dizlerinin üstüne yasladığı dirseklerinin kendisine tanıdığı alanda kendi ellerinin parmaklarını iç içe geçirdi.
"Şu bebek konusunu konuşmamız gerekiyor." Stiles, Lydia'nın dalgın bakışlarını gördüğünde suratındaki sert ifade çok hızlı bir biçimde yumuşadı. Lydia'nın önünde dizlerinin üstüne oturup Lydia'nın ellerinin üstüne kendi büyük ellerini yerleştirdi.
"Konuşalım sevgilim." Lydia bir süre donuk bakışlarını etrafta gezdirdikten sonra derin ama titrek bir nefes aldı ve ellerini Stiles'ın elinden kurtarıp bu kez kendisi tuttu onun ellerini destek alırcasına.
"Stiles biz çok küçüğüz. Yani... Bu bebek için. İyi bir baba olabileceğini düşünüyorum ama iyi bir anne olabilir miyim, bilmiyorum. Çocuk sayılabilecek yaştayız ve ben normal değilim." Stiles sevgilisini rahatlatacak bir gülümseme sundu.
"Korktuğun şey yaşımızın küçük olması mı yoksa senin Banshee olman mı?" Lydia istemsizce dolan gözlerini Stiles'ın gözlerinden kaçırdı ve gülümsemek için zorladı kendini.
"Banshee olmamın verdiği korku daha ağır basıyor..." Stiles yüzünden eksik etmediği gülümsemesini bozmadan kendi ellerini kavrayan Lydia'nın minik ellerine narin bir öpücük kondurdu.
"Bizden daha küçük olup daha fazla çocuk sahibi olan bir sürü insan tanıyorum Lydia. Fakat eğer buna hazır hissetmiyorsan her zaman arkanda olacağımı bil. Sen varsan ben de varım. Seni istemediğin şeylere zorlamayacağım." Lydia söyleyeceği şeye güldüğünde dolu gözlerinden bir damla gözyaşı düşünce Stiles o görmeden yüzünü buruşturdu acıyla. Lydia yanağındaki ıslaklığı eliyle savuşturdu.
"Cipin?" Stiles da Lydia gibi ufak bir kıkırtı ile kafasını öne eğdi.
"O hariç." birbirlerinin gözlerine odaklanıp bir süre gülümseyerek beklediler sonraki hamleyi. İlk hareketlenen Stiles oldu.
Lydia'nın yüzünü avuçlarının arasına aldı ve yanaklarını okşadı baş parmakları ile.
"Banshee olman bebeğe zarar vermeyecek, bunu biliyorsun. Eğer o da senin gibi bir Banshee olursa, yadırgamadan hayatımın sonuna kadar seni sevdiğim gibi seveceğim onu. Bugüne kadar hiçbir şey seni sevmeme engel olmadı ve olamayacak da. Aynı şekilde hiçbir şey onu sevmeme de engel olamayacak. Tabii eğer sen de istersen. Şimdi söyle bakalım Küçük Deniz Kızı... Bu bebeği istiyor musun?" Lydia yüzündeki gülümsemenin ortaya serdiği gamzelerini Stiles'a gösterdi kafasını sallarken.
"İstiyorum Stiles." Stiles, sevinçten dudaklarının arasından firar eden nidaya aldırış etmeden ayaklandı ve kollarını kendisi gibi havaya fırlayan Lydia'nın bedenine doladı sıkı ama bir o kadar da narin bir şekilde.
"Beni gerçekten sonsuza kadar sevecek misin Mieczyslaw Stilinski?" Stiles bu ismi duyunca yüzü ondan bağımsızca buruştu. Sonra gülüp Lydia'nın alnına dudaklarını bastırdı ve dans eder gibi ellerini kızın beline koydu.
"Sana olan aşkım, Lydia Camille Grace Martin..." Stiles alnını, ellerini omuzlarına koyan Lydia'nın alnına dayadı usulca fısıldarken. "Kelimelerin çok daha ötesinde. Sonsuz bir döngü içindesin. Seni her zaman seveceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reflection // Teen Wolf
FanfictionAynalar, aynadakiler, avcılar ve savaşçılar... Beacon Hills yine formunda! Aynalar kontrolden çıktı ve dünya yaşanılmaz bir hal aldı! Beacon Hills, kahramanlarına ihtiyaç duyuyor ve birilerinin geri dönmesi gerekiyor! Törpülenmesi gereken sivri diş...