Akis:
Yüzüne düşen sararmış yapraklarla açtı gözünü genç kız. Gözlerini kamaştıran ışığa elini siper etti. Gözleri ışığa alışınca yerinde yavaşça doğruldu. Ormandaydı. Ellerinin altındaki kurumuş yaprakları avuçladı. Islak değillerdi ama kuru da sayılmazlardı. Hafif bir rüzgar esiyordu, salınmış saçlarını dalgalandıracak kadar vardı hiç değilse. Kendisini Hint dizilerindeki esas kız gibi hissetmişti.
Haline gülümseyip ayağa kalkmaya çalıştı fakat üzerindekiler dikkatini çekti. Kendi kıyafetlerine benzemiyorlardı. Lila renkli, uzun ve kabarık bir elbisenin içindeydi, ayakkabıları hatırladığının aksine krem rengiydi ve babet tarzındaydı.
Rocky babetten nefret ederdi!
"Pamuk Prenses'i okurken mi sızdım?" ayağa kalkıp kafasını tuttu. Ağrı hissetmiyordu.
Yakınlardan gelen güçlü bir kükreme duydu Rocky. Gözleri şaşkınlıkla açılıp adımları geri geri gittiğinde vücudunu bir titreme sardı.
Olduğu yerden fazla uzakta olmayan bir ağacın altındaki kurdu gördü.
"Theo, sen misin? Eğer bu bir şakaysa hiç komik değil. Derek? Sen şaka yapmazsın." kendisine doğru biraz gelen kurt hızlanmaya başlayınca ağzından kaçan çığlığa engel olamayarak kaçmaya başladı.
Ayaklarına dolanan elbisenin etekleri ve alışamadığı babetleri, işini zorlaştırıyordu. Eteklerinin uçlarını tutup koşarken savrulan yapraklar ayaklarının altından kayıyordu. Bu his ona tanıdık gelmişti.
Bir kükreme daha duydu ve ardından arkasına baktı. Kurt geri dönüyordu. Koşmaya devam ederken çarptığı sıcak doku ve belini saran bir çift kol ile durmak zorunda kaldı ve yine yüksek sesli bir çığlık attı.
"Sakin ol sevgilim, sadece bendim." Rocky birkaç saniyeliğine beynini koşarken çalılıkların arasında bıraktığını düşündü. Zira şu an karşısında ona sarılarak gülümseyen ve sevgilim diye seslenen bir Theo görmesinin başka bir açıklaması yoktu.
"Sevgilim mi? Theo iyi misin? Zehrin etkisi altına giren tek kişinin ben olduğumu sanıyordum." Theo kahkaha atarak Rocky'nin yüzüne yaklaştırdı yüzünü ve Rocky'nin dudaklarına küçük bir buse kondurdu. Rocky o anın şokuyla Theo'nun kollarının arasından kurtulmak için çırpındı ve en sonunda yerde buldu kendisini.
Theo'yu baştan aşağı süzdü. Üzerinde pek de onun sevdiği tarzda kıyafetler yoktu. Daha çok... Eski dönem kıyafetleri gibiydi.
"Ah Casandra, benim sakar prensesim. Yine ormanda uyudun değil mi? Balo o kadar da sıkıcı değildi. Yine hangi bitkiyi yedin de zehirlendin? Rüyanda tuhaf insanlar görüyorsun..." kendisine elini uzatan Theo'nun elini kavradı tedirginlikle.
"Burada olduğunu tahmin etmiştim. Gilbert güzel balolar düzenliyor, bunu inkâr edemezsin. Sarah'nın çenesinden kurtulmak için herkesi sürekli dans ettirmesinden mi sıkıldın yoksa? O kısım en eğlencelisiydi!" Rocky kaşlarını çattı ve ellerini, avuçlarının arasına alan Theo'ya baktı.
"Gilbert kim? Ya da Sarah? Peki ya Casandra? Sen kimsin ve benim Theo'ma ne yaptın?" kaşlarını birkaç saniye boyunca çatık tutan Theo kahkaha attı daha fazla dayanamayıp.
"Sen kesinlikle dün akşam fazla içtin! Gilbert ve Sarah'yı bile unutmanı anlarım ama nasıl oldu da kendi ismini unuttun?" Rocky açmaktan acıyan çene eklemlerini umursamayarak kaşlarını havalandırdı aynı oranda açılan ağzıyla.
"Kendi ismimi mi?" Theo'nun elleri, kendi ellerinden yukarıya çıkıp boynuyla çenesinin ortasını kavradığında ikinci öpücüğünü verdi Rocky'e. Yüzlerini uzaklaştırmaya gerek duymadan fısıldadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reflection // Teen Wolf
FanfictionAynalar, aynadakiler, avcılar ve savaşçılar... Beacon Hills yine formunda! Aynalar kontrolden çıktı ve dünya yaşanılmaz bir hal aldı! Beacon Hills, kahramanlarına ihtiyaç duyuyor ve birilerinin geri dönmesi gerekiyor! Törpülenmesi gereken sivri diş...