Şeytanın Kehaneti:
Ormanın derinliklerine doğru ilerlerken sürekli arkasını kolaçan etti adam. İzleniyormuş gibi hissetmiyordu, izlendiğini biliyordu.
Adımlarını hızlandırdı, yıkık dökük eve girdi. Adımları; yıpranmış tahtaların üstünde kalıcı izler bırakacak kadar sert değildi fakat tahtalar, üstündeki izi var olduğu sürece taşıyacak kadar eskiydi. Tozdan kapanır, basanın takılıp tökezleyeceği bir boşluk olarak kalırdı.
"Sağındaki çıkıntıya dikkat et." yaşlı kadının çatallaşmış sesi, boş ve tozlu odanın içinde yankı yaptığında uyarıyı dikkate alıp düzgünce geçebildi kapıdan.
"Ne için geldin buraya Deaton? Bana ne getirdin?" gözleri; yaşlılıktan sarkmış et parçaları ile kapanmış kadın, sesindeki yorgun arzuyu bastıramamıştı.
Deaton cebinden ufak bir taş çıkardı ve elini uzatan kadının avuçlarına yerleştirdi.
Gözleri görmeyen bir kahinin tek yaşam kaynağı idi, herkese sıradan gelebilecek basit nesneleri tutmak. Zira o, gözleri görmediği için anılara sığınmıştı. Beyni her şeyi görüyordu.
"Bunun için minnettarım. Söyle Deaton, neyi merak ediyorsun?" Deaton, çantasının içindeki kanlı çarşaf parçasını çıkardı.
"Kim çığlık atıyor? O cehennemde mi?" elindeki kanlı kumaşa bakarak hüzünle yutkundu Deaton. Çarşafı kadına uzattı.
Buruşmuş parmakları, çarşaf ile temas ettiğinde nefesi kesildi kadının. Çarşafı bırakmak istese de elleri, kumaşı daha sıkı kavrıyor ve kadının sınırlarını zorluyordu.
En sonunda elindeki kumaş düştüğünde kulaklarını kapadı. Birkaç saniye nefes almaya çalıştı ve geçen dakikaların sonunda, Deaton'ın beklediği gibi, kendine gelebildi.
"Ne görüyorsun?" konuşmak için dudaklarını aralayan kadın, cızırtılı sesler çıkarmaktan başka bir şey yapamadı. Deaton devraldı konuşmayı bir süre daha.
"Rachel Cooper. Kahin olduğunu düşünüyorduk. Aniden öldü ve cesedi kayıp. Rocky belki de gelmiş geçmiş en güçsüz kahin, bu kadar az bir güçle nasıl vücudu bu hasarı kaldıramadı anlamıyorum. Bir kriz daha geçirirse öleceğini biliyorduk ama yine de çok güçleri sınırlı olduğu için bununla baş edebilir sanıyordum. Bir umudum vardı."
"Onun... O kızın güçsüz olduğunu nereden biliyorsun?"
"Güç patlaması yaşadığında en fazla, odanın içindeki eşyaları oynatabiliyor. O halde, normal şartlar altında gerçek bir eğitim almadan ortalama bir kahinin aksine bir kağıt parçasını bile oynatamaz. Bu kadar az güçle ölmesi tuhaf." kadın yavaşça kafasını salladı.
"Değil. Güçsüz değil."
"Bu da ne demek oluyor? Rocky düşündüğümüz kadar güçsüz değil mi?" konuşmak için ağzını açtı ama derin bir nefes alıp yeniden kapattı ve konuşabilmek için kendine zaman tanıdı. Bu tozun içinde hayatta kalabilmesi bile mucizeyken nefes alamıyor olmasını doğal buldu.
"O; kötü, zalim. Hırçın kız hepimizin felaketi olacak. Elleri kanlı, geçmişi kanlı, geleceğini kana bulayacak. Hepinizi dehşete düşürecek. Ölüm getirecek. Yıkımdan başka bir şey geçmeyecek elinize. Çok fazla kan dökülecek. O kızın kalbi çok kirli. Öfke dolu, karanlık. Fakat onu bir şey durduruyor. Birisi." Deaton duydukları ile onun lafını bölecekken kadın buna müsaade etmeden önce konuştu.
"Atlantis."
Deaton kaşlarını çatıp karşı çıktı.
"Ya yalan söylüyorsun ya da doğruları göremiyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reflection // Teen Wolf
FanfictionAynalar, aynadakiler, avcılar ve savaşçılar... Beacon Hills yine formunda! Aynalar kontrolden çıktı ve dünya yaşanılmaz bir hal aldı! Beacon Hills, kahramanlarına ihtiyaç duyuyor ve birilerinin geri dönmesi gerekiyor! Törpülenmesi gereken sivri diş...