21. Bölüm

102 10 57
                                    

Gidenler ve Dönenler:

"Sayı! Sayı işte niye kimse onaylamıyor? Liam attıysa olmuştur, olmaması imkansız!" Rocky ayağa fırlayıp üşüyen ellerini rastgele savurarak Liam'a tezahürat yapıyordu. Onun dışında kimse pek güzel oynayamıyordu bugün ve bu Liam'ın parlamasına sebep oluyordu.

Nolan'ın aklı bugün Eliza'nın muhabbet olsun diye anlattıklarındaydı o yüzden dalgındı, Eliza'nın maç boyunca tek bir top bile yakalayamayan Nolan'a övgüler yağdırmasına karşılık, verdiği emeğin karşılığını alamadığını düşünen Alec de maçtan kopmuştu. Takımın geri kalanı zaten karşısındaki takıma yenilmeye meyilli gibiydi.

Karşı takımdakiler aşırı büyük görünüyorlardı. Fazlaca irilerdi. Rocky sayılmayan atışa ve hakeme küfür edip yerine oturdu.

"Liam attıysa sayılması gerekirdi!" Theo rahatsızca kımıldanıp tepesinde bağırıp çağıranları susturmaya çalışan Stiles'a baktı.

Lydia'nın üstünü kalın kıyafetlerle donatmıştı ve gürültüye mahal vermemek adına çırpınışlarıyla koçun dikkatini çekiyordu.

Onun bu akşamki tavırlarına anlam verememişti.

Monroe bu akşamki buluşmayı reddedince şimdi boşta kalmışlardı.

Liam tüm takımı azarlıyor ve koç ile beraber arada bazılarını tartaklıyordu. Öfkesini kontrol etmeye çalıştığı belliydi. Theo anlık bir patlamanın yaşanmasından endişe ediyordu.

Öte yandan maçta kesinlikle Felix'in oynamasını beklemeyen Rocky için, oyuna girdiği ilk saniyede yere serilen çocuğun bir kenara çekilip kendisini iten çocuğu fenalaştırmasına sebep olması olağan bile değildi.

Felix sportif tercihleri olan bir insan değildi belli ki. Takıma Stiles gibi yedeklerden girmişti muhtemelen ama gelir gelmez kendisine bir yer bulması takdire şayandı. Rocky ona bakmamak için sürekli olarak Liam için bağırmaya çalışıyordu ve asla kafasını o tarafa çevirmiyordu ama onun aksine gözlerini ona diken Felix, kendisiyle birlikte Eliza'yı da ürkütüyordu.

"Ellerim uyuştu, sanırım kurbağaya dönüşmeye ellerimden başlıyorum." Eliza Rocky'nin koluna girip Felix'e kaçamak bakışlar atınca Rocky kolunu ondan kurtardı.

"Bunu yapamayacağını biliyorsun! Konumuz o değil." Scott, Liam'ın aniden attığı gol ile çığlık çığlığa ayağa fırladı.

"İşte benim Bet- Liam'ım!" Rocky de sevinçle ayağa kalacağı sırada Liam'a bir tır misali çarparak yere savuran karşı takımın en yapılı oyuncusuna doğru uçarcasına sahaya indi.

"Benim Naneli Limonatama bilerek çarptın değil mi, iguana boku!" yerden acıyla inleyerek kalkan Liam, karşısındaki çocuğa tekme atan Rocky'i, tekme henüz çocuğa ulaşmadan tuttu ve uzaklaştırdı.

"Bırak beni Liam! Sana bulaşmak neymiş göstereceğim ona!" biraz daha çırpınıp ona tekmelerini savururken onu tutmaya çalışan Liam, aniden kendisini Stiles'ın kollarının arasında buldu.

Stiles onun kafasını göğsüne bastırıp saçlarına öpücük kondurarak okşayınca Liam ondan kurtulmaya çalıştı ama insan olmasına rağmen öyle bir sıkıyordu ki bu şimdilik mümkün değildi.

"Stiles ne yapıyorsun?" Stiles kollarının arasındaki Liam'ın saçlarını okşarken mümkünmüş gibi biraz daha göğsüne bastırdı.

"Şşş... Sakin ol küçük bebeğim, ben şu an senin annenim, tamam mı? İncinmene izin vermeyeceğim. Nerede canını acıtan o küçük kaltak?" Liam, Stiles kollarını gevşettiğinde kaçmaya fırsat bulmuştu ve yeniden sarılmasın diye uzaklaşmıştı.

Reflection // Teen WolfHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin