46. Bölüm

47 6 1
                                    

Deja-vu;

Araba virajlardan geçerken Theo gözlerini Rocky ve yol arasında gezdiriyor, bir sorun olup olmadığını kontrol ediyordu. Rocky ise elindeki kitabı inceliyor, tekrar ve tekrar notlar alıyordu sayfaların kenarlarına. Arka koltukta oturan Felix ise bindikten sadece birkaç saniye sonra uykuya dalmıştı ama bu kez tehlikeli bir uyku değildi bu. Yine de Theo arada onu da kontrol ediyordu.

Rocky elindeki kitaba o kadar çok dalmıştı ki yolun neden bu kadar uzadığını bile sorgulamamıştı. Dakikalar sonra kitaptan kafasını kaldırıp yorgunluktan yanan gözlerini ovaladı ve kitabı kapatıp arkasına yaslandı. Kitap ile birlikte kapanan gözlerini birkaç saniye dinlendirip arkasına baktı. Felix cenin pozisyonunda huzurlu bir uykunun kollarındaydı. Rocky üstündeki ceketi çıkarıp Felix'in üzerine örttü ve dizlerinin üstündeki kitabın sert kapağında tırnaklarıyla ritim tuttu.

"Onun seni manipüle ettiğini biliyorsun, değil mi?" Rocky'nin yüzünde buruk bir gülümseme filizlendi, gözlerini kitabın kapağından ayırmadı. Babasından bahsedildiğini biliyordu.

"Aptal olmayı diledim, aptalmış gibi davrandım. Keşke bu bir rol olmasaydı, aptalmış gibi davrandığım her an, söylenen yalanlar beni o kadar mutlu etti ki... Bir babam olduğunu hatırlamak hoşuma gitti. Sonsuza kadar aptal olamaz mıyım?"

"Sonsuza kadar aptal olursan deliririm. Başa çıkamadığım için sınırlarımı zorlamama neden olan zekânı seviyorum. Şaklabanın teki olsan bile..." Theo'nun gözlerine bakarken yutkundu Rocky. Liam'ı görmüştü, Theo'yu ve kendisini... Birkaç saniye sürmüştü ama ömrü boyunca sorgulatacaktı az önce gördüğü vizyon.

"Sonsuza kadar sürmeyecek. Benden ve gülümsememden sıkılacaksın. Kahkahalarım sana kendi yardım çığlıkların olarak geri dönecek. En büyük kabusun olacağım çünkü bana ıssız şehrinin kapılarını açtın. Oysa ben sadece ölmeyi ve öldürmeyi biliyorum, yaşayıp yaşatmak bana çok uzak." Rocky'nin dalgın bakışları bu kez yamuk duran elindeydi. Theo da Rocky ile aynı yere bakıyordu.

"Sevgili, dost ya da düşman, neyim olarak o şehre adımını attığın umrumda değil. O şehri yeniden yaşanılır hâle getirmek istersen getirirsin, o şehri yok etmek istersen edersin. Kapıları açmadım, anahtarı verdim. Tamamen sana ait. Senin olanla oynamanın bir mahsuru yok." Rocky kıkırdadı.

"O şehir bir başkasının okyanusunun üstüne kuruldu, anahtarın kimde olduğu cidden önemli mi?" Rocky gözlerini kapattı dinlenmek için. Sonra huzurla açtı ve Theo'ya gülümsedi.

"Benimle sadece mutlu olacaksın, onunla olsaydın cenneti yaşıyor olacağını bilerek. Seni hayatta tutmaya çalışacağım ama o yokken aldığın her nefes seni biraz daha öldürecek. Şehirlerin boş kalacak, anahtarlar kaybolacak ve ben gittiğimde sen ağlayarak onun ayaklarına kapanacaksın. Dizlerinin üstünde sana merhamet etmesi ve saçlarını okşaması için ona yalvarırken bile o durumu benimle mutlu olmaya tercih edeceksin. Yine de en aciz halinle onun yanındaysan güvende olduğunu bileceksin. O senin yuvan. Ben senin ailenim. Ve eğer bir gün ailen ile yuvan arasında seçim yapman gerekirse yuvanı seç. Orada güvenli ve mutlu olacaksın."

Yavaşlayan araba ile birlikte Theo tümüyle Rocky'e doğru döndü. Savunmak için açtığı dudaklarını Rocky'nin eli durdurdu. Yanağındaki eli şefkatle kavrarken özür dilercesine baktı elin sahibine.

"Sorun değil. Seni seviyorum ve hep seveceğim. Sen başkasına ait olsan bile. Seni sevdiğim için mutlu olmanı istiyorum, sen mutlu olmayı herkesten çok hak ediyorsun. Mutluysan mutluyum. Yani eğer beni mutlu etmek istiyorsan önce kendini mutlu etmelisin. Bunun için ne yapman gerektiğini biliyorsun." dolu gözlerine aldırış etmeden dudaklarını kıvırdı Rocky. Öne doğru uzandı ve Theo'nun burnunun ucuna küçük bir buse kondurdu. Alnını Theo'nun alnına yasladı ve gülümsedi. Onun şu an bu kadar uysal olmasına hayret ediyordu içten içe.

Reflection // Teen WolfHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin