Reflection // Teen Wolf

31. Bölüm

Antihayaletokuyucu olarak oylarınızı ve yorumlarınızı rica ediyorum aşkolar. İyi okumalar!

İstenmeyeni Reddetmek:

"Uyanıyor! Scott buraya gelin!"

Küçücük hastane odasının içine doluşan Scott ve sürüsü, yatağın üstünde soluk teniyle yavaşça nefes alıp veren kızın göz kapaklarının aralanmasını bekliyorlardı, 2 haftadır.

Theo'nun duyduğu sesler ile birlikte yanına Liam'ı da alıp Rocky'i her yerde araması; Rocky'nin nehirde donmak ve kan kaybından ölmek üzereyken bulunması ile sonuçlanmıştı. Aldığı yaraya göre abartılı bir kanaması vardı.

Scott haberi duyduğunda ne yapacağını şaşırmış bir şekilde Argent'a koşmuştu. Zira babasına haber verip vermemek konusunda kararsızdı. Lakros takımının yedeklerde duran kalecisinin ani ölümü ile gözler Rocky ve ailesine çevrilmişti. Çocuğu en son gören onlardı. Tabii, ailesi dışında.

Aynı saatler içinde Rocky'nin de neredeyse ceset haline gelmiş bedeninin bulunması, az da olsa şüpheleri üstünden kaldırmıştı.

Şimdi Rocky'nin başında, uyandığında yalnız olmaması için beklerlerken hiç kimse odanın neden bu kadar kalabalık olduğunu sorgulama gereği duymuyordu. Hemşireler çoğu zaman girip onları çıkartmaya çalışıyordu ama sonra bir şekilde odaya yeniden girmenin bir yolunu mutlaka buluyorlardı.

Nolan, Eliza, Felix, Alec, Mason, Corey ve Malia dışarıda beklerken sürünün neredeyse geri kalanı içerideydi.

Olanları duyan Peter ve Derek ikilisinden Peter; 'Ölmemişse yaşıyordur.' diyerek kendisine bir şeyler satın almaya devam etmişti fakat Derek arada sırada uğrayıp onları kontrol etmekte karar kılmıştı.

Sürünün ağabeyi olmak bunu gerektiriyordu...

"Uyandığını söylemiştin. Hâlâ uyuyor." Liam'ın umutsuzca söylenmesi, bakışları üstüne yoğunlaştırmıştı. Yanında olması için fazla ısrar ettiğini düşündüğünden kendisini suçlu hissetmiş ve yol boyunca ağlamıştı.

Rocky'nin başka bir sebepten dolayı dışarı fırladığından kesinlikle haberi yoktu masum, küçük Beta'nın. Tıpkı sürünün geri kalanı gibi.

Öte yandan kapının önündeki sandalyelerde, Nolan ve Alec'in ortasına uzanarak uyuyan Felix de Rocky'e bir nevi eşlik ediyordu. Ayakları Alec'in üstünde ve kafası Nolan'ın kucağındaydı. Eliza'nın üstündeki ceketi; uzun olması gerekçesiyle alıp üstüne örtünce Alec, üşümesin diye Eliza'ya kendi montunu vermişti. Eliza ise Alec'in kurt adam olduğunu unutarak üşütüp hasta olmasın diye ona sarılmıştı ısıtmak için. Sadece ısıtmak için.

Felix'in horultuları tüm hastane koridorlarında yankılanıyordu. Bu pozisyondan ve gürültüden bıkan Nolan, kafasını arkasındaki duvara vurup ofladı.

"Burnunu ve ağzını kapatsam ne olur?"

"Muhtemelen parmakların erir ya da beyin kanaması geçirirsin." yine oldukça pozitif düşünen Alec, sevimlice yanıtlandırdı Nolan'ı.

O sırada hâlâ kıpırdanan göz kapaklarının ağırlığı ile mücadele eden Rocky ise sonunda yavaşça açtı gözlerini fakat yukarıdaki ışık ile birlikte uzun süre kapalı kalan gözleri hassaslaştığı için yeniden kapandı.

"Tamam bu kez cidden uyandı." Theo da ayaklanıp yavaşça Rocky'nin yatağına doğru yaklaştı. Rocky en sonunda gözlerini yarı yarıya açıp derin bir nefes aldı ve yutkunmaya çalıştı.