45. Bölüm

57 9 3
                                    

Diğer bölümlerden çok daha uzun bir bölüm oldu... Neyse okuyun ayol, bir de oy verip bolca yorum yapmayı unutmayın. Final bölümü 3 kısımdan oluşuyor ama tek bölüm olarak sayarsak... Bu bölüm hariç son 3 bölümümüz kaldı. İyi okumalar dilerim!

Yenilmez Kurtarıcılar:

Ağacın gövdesine sırtını yaslamış, kalın bir dala ayaklarını uzatmıştı Rocky. Theo birkaç dakika içinde geri döneceğini söylemiş ve biraz atıştırmalık almaya gitmişti. Onun yokluğunu fırsat bilip az önce yaşananları sorgularken yüzündeki gülümsemeyi gizleme gereği duymuyordu. Yine de içinde önünü alamadığı bir korku vardı. Theo'nun ani kararları onun hayaliydi, hevesi geçince başına geleceklerden korkuyordu. Theo'nun sağladığı değişimin getirilerinden korkuyordu. Theo'dan korkuyordu.

Onun yanındayken kendisini güvende hissettiği kadar savunmasız da hissediyordu ve bunu durdurmanın bir yolu varsa bile hissettiklerinden uzaklaşmayı istemiyordu. Bu korku bile olsa.

Uzandığı yerden doğrulup düşmemeye dikkat ederek ayağa kalktı. Bu yükseklikten aşağı düşme tehlikesini göze alacak kadar cesur değildi ama yine de korkusunu görmezden gelmeye çalışıp kalın dalın üstünde bir cambaz gibi yürümeye başladı. Bu dalın üstünde nefes almaya bile korkarken şimdi yürüyordu yere çakılma ihtimaline rağmen. Bunu en son yaptığında ölmüştü, yeniden ölür müydü?

Bir insanın kaç kez ölebileceğini merak etti, yeniden ölme ihtimali vücudunu soğuttu. Elleri uyuştu, dizleri titremeye başladı. Gözleri doldu ve bir süre sonra nefes alamamaya başladı. Adımladığı dal kendisinden bile daha güçsüzmüş gibi hissetti. Düşmekten korktu. Düştükten sonra ölmekten korktu.

Nereye adım atması gerektiğini bilmiyordu, penceresine yaklaşmıştı, dal inceliyordu. Bir yerden sonra zıplaması gerekecekti ama o, şimdi yürümeyi bile beceremiyordu. Vücudunu nefes almaya zorladı, elleri ve dizleri daha şiddetli titredi. Geri dönemiyordu, ileri gidemiyordu, olduğu yerde duracak kadar güvenmiyordu dala. Theo'yu çağırmak istedi ama konuşmak için yeteri kadar nefes alamıyordu.

"Theo... Yardım et. Ben ölüyorum. Yine..." güçsüz bedeni sadece ufak bir fısıltıya izin vermişti. Theo bunu asla duyamazdı. Sahi neredeydi o? Geri dönmesi bu kadar uzun sürmemeliydi. Belki de korktuğu için zaman yavaş ilerliyordu.

Derin ama titrek bir nefes aldı. Gözlerini yumdu ve görüşünü engelleyen gözyaşlarından gözlerini kurtardı. Nefes almak gittikçe zorlaşıyordu. Gözlerini açtığında beyaz bir ışık dikkatini dağıttı ve ayakları onu taşımayı bıraktı. Çığlık atmaya fırsat bulamadan kendisini boşlukta bulmuştu, ellerini havada savurup tutunacak bir yer aradı ama boşa bir çabaydı bu. Ona bir asır gibi gelen bu düşüş birkaç saniyelikti, birazdan yere düşecek ve kemiklerini kıracaktı. Ölümü düşünmedi, düşünmek istemedi. Kim ağaçtan düştüğü için ölmüştü ki?

Rocky hiçbir sebep olmadan ölmüştü. Ağaçtan düştüğünde ölürse ölmek için bir sebebi olurdu en azından. Aslında ölümü sebepsiz değildi, güçleri yüzünden ölmüştü. Güçleri kimsenin taşıyamayacağı kadar güçlü değildi fakat bedeni yine de bunu kaldıramayacak kadar yenilgiye mahkûmdu. Rocky'i Rocky öldürmüştü. Kendi ölümü kendi elinden olmuştu. Rocky kendisinin katiliydi.

Kafası önce arkaya, sonra öne doğru savrulduğunda toprak zemine beklediğinden daha yumuşak düştüğünü sanmıştı. Fakat boynuna saplanan ağrı ile durduğu yerde acıyla kıvrandığında bu düşüşü o kadar da zararsız atlatamadığını anladı. Acıyla dolan gözlerini açtığında bir çift göz gördü, endişe ile kendisine bakıyorlardı. Rocky hâlâ nefes alamıyordu ama kendisini zorladı biraz olsun kendine gelebilmek için.

Reflection // Teen WolfHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin