Türkiye'nin yetiştirdiği uluslararası ilk kız grubu: Rare Dancers.
Ve Türkiye'nin üç büyük takımından biri: Beşiktaş.
Bu alakasız ikili hangi noktada birleşir?
Hayran kurgu değildir.
03.06.21: Besiktas #1
05.04.21: Kızgrubu #1
29.04.21: Turkish #...
Stüdyonun kulis kısmında oturduğumda yayın başlayalı birkaç dakika oluyordu. Bulunduğum odadan içerideki sesleri mikrofonla konuştukları için net bir biçimde duyuyordum.
Gelen seyircilerle kısa bir sohbet ettikten sonra beni çağıracaklardı.
Ahsen odada gezinirken panikle ordan oraya gidiyor, etrafı toplamaya çalışıyordu. Ama oda zaten topluydu. Ben ise aynada zaten düzgün olan saçlarımı düzeltiyordum. Alnıma gelen tutamları geriye iterken diğer elimle yakamdaki görünmeyen mikrofonu düzelttim.
Henüz açık değildi.
Ahsen sanki aklına bir şey gelmiş gibi bir anda bana döndü. Bakışlarım ona kayarken yanıma geldi ve heyecanla konuşmaya başladı.
"Bensu Hanım! Şey sizin, daha doğrusu makyajınızın fotoğrafını çeksem olur mu? Makyaj hesabım var da.."
Heyecanlı sesine karşın gülümsedim.
"Elbette," dediğimde gülümsemesi büyümüş ve telefonunu alıp kamerasını açmıştı. Ayağa kalkıp köşedeki siyah koltuğa oturdum.
Etrafına bir bakış atan Ahsen kenara konulmuş küçük tripodu da önüme getirerek ışıklarını ve boyunu ayarladı.
Kamerasını bana doğru tuttuğunda elimi çeneme koyup birkaç poz verdim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Çok güzel oldu!" dedi hevesle. "Furkan'a da atarım. O da paylaşır."
Telefonu uzatarak bana çektiği fotoğrafları ve kendi iş hesabını gösterdi.
Instagram hesabının yirmi bin takipçisi vardı ki make up artistlerine göre son derece iyidi. Buraya konuk olarak gelen ünlülerin fotoğraflarını çekmişti. Onlardan biri de artık bendim.
Odaya giren stüdyo şefi birazdan beni çağıracaklarını söylemiş ve mikrofonumu açmıştı. Ayağa kalktım ve stüdyoyu kulise bağlayan kapıda beklemeye başladım. Nihayet Ali Rıza'nın beni çağırdığını duydum, stüdyodan büyük bir alkış koptu.
Stüdyodan içeri girdiğimde önce aydınlık ışık beni karşıladı. Gelişimi fark eden seyircilerden alkış sesleri daha da yükseldi, birkaç ıslık sesi koca stüdyoda yankılandı. Stüdyonun bulunduğum kısmı yarım ay şeklinde bir masa, tek kişilik üç koltuk ve arkasında bulunan ekrandan oluşuyordu.
Seyircilere ayrılan kısım ise alışagelen talkshow programlarından farklı değildi. Masanın biraz ilerisinde oluşan geniş holün etrafı seyircilerle kaplıydı. Oturacağımız masanın çevresi de kısa mesafenin ardından seyirci doluydu.
Ali Rıza ve Yılmaz tam holün ortasında durmuş beni bekliyorlardı.
Onlara doğru yürürken yanından geçtiğim insanlara gülümsemiş, adımı seslenenlere kısa bir baş selamı vermiştim.
