48 | Bencil

8K 694 221
                                    

****

Evlendiğim gecenin sabahına elbette yaz dizisi başrol oyuncuları gibi çalan alarmla ve yüzümde iki kilo makyajla uyanmayı beklemiyordum.

Aslında beklediğin şey ne diye sorsanız 'acaba alnımda medeni durumum yazıyor mu?' diye sorardım.

Ama yaz dizilerinde çalan alarmları aratacak seviye de durmadan titreyen telefonum gözlerimi aralamama neden oldu.

Telefonumun titreşimini bedenimin alt kısımlarında hissederken uykulu gözlerimle yavaşça uzandığım yerden doğruldum. Gözlerimi neredeyse sıfır seviyesinde açarak yatağın içinde telefonu ararken banyo kapısının açılma sesini duydum.

Gözlerim sanki üzerine tuğla koymuşlar gibiydi, açmış olsamda flu görüyordu etrafı.

Sabah 9'dan önce uyanınca benim eşgal.

Telefonun titreşimini umursamayıp kendimi tekrar yatağa atacağım sırada duyduğum ayak sesleri ve hemen ardından bacaklarımın üzerinde hissettiğim el buna engel oldu.

Kaşlarımı çatıp gözlerimi kısıkça araladığımda görüş açıma önce simsiyah ıslak saçlar girdi.

Sarp, beline sardığı mavi havlu ve sular damlayan çıplak gövdesi ile önümde eğilip bacağımı hafifçe yukarı kaldırdı.

Doy be artık adam.

Ben Sarp'ın kafasından fesat şeyler geçtiğini düşünürken, benim masum sevgilim bacağımın altında titreyen telefonu tek bir hamleyle  çekip çıkardı.

Bakın o telefonun oraya nasıl geldiği hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Sarp titremesi çoktan durmuş telefonumu bana uzatırken birkaç saniye öylece yüzüme baktı. Benim alık ve fazla uykulu ifadem hoşuna gitmiş olmalı ki dudakları iki yana kıvrılırken başını eğip yanağıma tüy gibi bir öpücük bıraktı.

"Günaydın yavrum."

Sabah sabah kekoluk modumuz açık maşallah.

Elimi gözlerime bastırıp uykumu bir nebze açmaya çabalarken, "Günaydın," dedim boğuk bir sesle.

Sarp'ın elindeki telefonu aldığım sırada o da olduğu yerde doğruldu. Sabahın bu saatinde duş alacak enerjiyi bulmasını geçtim, üzerine bir de beni öpüp günaydın diyebilmesi bence çağın ötesinde bir medeniyetti.

Telefonumun ekranına baktığım sırada Sarp'ın üzerini değiştirmek için yatak odasında bulunan giyinme odasına ilerlemesiyle bakışlarım çıplak sırtını buldu. Tekrar telefona döneceğim sırada az öncekinin on katı bir hızla tekrar sırtına döndüm.

Yuh, cidden bana yuh kere yuh. Adamın sırtına serbest çalışmışım resmen!

Sırtındaki boydan boya kabuk bağlamış tırnak izlerine bakarken bir an içim acımadı değil. Canı acıyor muydu, acaba yoğurt sürsek geçer miydi?

Gerçi Sarp'ın canının acısında olduğunu zannetmiyordum ya bu konuda...

Hayır arkadaşlar hayır, Sarp elbette Sedat Koroğlu değildi.

1 NUMARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin