Oy ve yorum yapmayı unutmayalım 💙
*****
Beşiktaş'ın şampiyonluğu Vodafone Park'da büyük bir coşkuyla karşılanmıştı.
Şampiyonluk marşlarının yanına taraftarın coşkulu sesleri karışmış, koca stad iki dakika da ana baba gününe dönmüştü. Stad hoparlöründen Beşiktaş'ın şampiyonluğu kutlanıyor, kaldırılacak kupa ve kutlama için hazırlıklara başlayan ekip karınca gibi çalışıyordu.
Fikri abi koca gürültüde kulağıma eğilmiş, benim için kurulacak olan standın en geç yirmi dakikaya hazır olacağını söylemişti.
Tüneldeki kalabalığı yarıp yanımdaki Armağan ile birlikte yukarı kata çıktık. Ses koçum Emre ve orkestra ekibimiz buraya gelmişti. Son detayları konuşabilmek için hemen yanlarında olmam gerekiyordu.
Armağan görevlilerden birini durdurup orkestra ekibinin yerini sorduğunda misafirler için ayrılan odaya alındıklarını söylemişlerdi. Armağan beni bahsedilen odaya götürdüğünde gözlerim hemen odada gezmiş, Emre'yi bulur bulmaz ise uçarak yanına gitmiştim.
"Emre!" dedim gereksiz bir heyecanla. Gözlerim boş odada gezindi.
"Ekip nerde?"
Yanımdaki Armağan'a bir göz atıp konuştu. "Müzik aletlerini kontrol etmeleri için gönderdim. Aşağıda olmalılar."
Evet, hiçbir zaman playback yapmamıştım. Ekipten kimse yapmamıştı. Mecbur kalırsam yapabilirdim belki ama zaten böyle bir durumla karşılaşmamak için sürekli bizimle çalışan bir orkestra ekibimiz vardı. Emre ve ekibi işlerinde o kadar profesyonel ve iyilerdi ki bu da bana inanılmaz bir güven veriyordu.
Ömer abi de bu durumu bildiği için kulüple konuşmuş, müzik aletlerini ayarlayıp ayarlayamayacaklarını sormuştu. Zira ordan oraya müzik aleti taşımak pek mantıklı değildi.
Neyse ki kulübün bu tarz etkinlikler için müzik aleti vardı. Bu nedenle sıkıntı yaşamayacağımızı düşünüyordum.
"Tamam," dedim. Bakışlarım yanımda dikilen Armağan'ı bulduğunda onun az önceki neşeli ifadesinin kaybolduğunu gördüm. Bir şey söylemek ister gibi gibi kıvranıyordu.
"Bir sorun mu var?" dedim Armağan'ı içinde bulunduğu çileden kurtararak.
"Bensu.. " diye lafa girdi. "Kutlamadan fotoğraflar çekmem gerektiği için aşağıda bulunmam gerekiyor." dediğinde hemen başımı sallamıştım. "Seninle ilgilenmesi için birilerini gönderirim, tamam mı?"
"Tabi ki, keyfine bak."
Benden onayı almasıyla hızlı adımlarla kapıya yürüyen Armağan, çıkmadan bana bir bakış atmış daha sonra hızlı adımlarla odayı terk etmişti.
Sonunda odada Emre'yle yalnız kaldığımızda bakışlarım ona kaydı. Beni şöyle bir süzdüğünü fark ettiğimde soru sorar gözlerle yüzüne baktım. Bakışları tokamda takılı kaldığında gülümsedi. "Yakışmış," dedi tokamı kast ederek.
"Teşekkürler Emre," dedim zaten düzgün olan tokamı elimle düzeltirken.
"Vakit gelene kadar parçalara çalışalım mı?" diye sormasıyla hızlıca onayladım onu.
Önce Yol Ver ile girişi yapacak, daha sonra Like a Champion parçasını söyleyecektim. Son olarak ise en sevdiğim şarkılardan birini ya da belki taraftarın istediği bir şarkıyı seslendirecek ve geceyi en azından kendim için bitirecektim.
Grubun şarkılarından söyleme gibi bir şansım yoktu, şarkılarımızın hepsini beraber söylediğimiz için bu imkansızdı. Ve zaten tek başıma da söylemek istemiyordum. Ah. Keşke kızlar burada olsaydı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
1 NUMARA
Teen FictionTürkiye'nin yetiştirdiği uluslararası ilk kız grubu: Rare Dancers. Ve Türkiye'nin üç büyük takımından biri: Beşiktaş. Bu alakasız ikili hangi noktada birleşir? Hayran kurgu değildir. 03.06.21: Besiktas #1 05.04.21: Kızgrubu #1 29.04.21: Turkish #...