29 | Büyülü Yangın

12.7K 749 283
                                    


****

Allah'ım ama cidden la havle vela kuvvete artık yani.

Sarp'la olan romantik anımız Berfu'nun yukarıdan gelen seslenmeleriyle bölünmüştü. Hafifçe geri çekilirken küçük bir çocuk gibi mızmızlanmak istiyordum.

Çenemi ellerinin arasına alan Sarp hafifçe gülümsedi.

Geldiğimden beri yüzünde olan donuk ve yorgun ifade dağılmış, keyifli hâline bürünmüştü. Ela gözleri yine yaramaz bir çocuk gibi parlıyordu.

Ve bu hoşuma gidiyordu.

Baş parmağı çeneme dokunurken orayı hafif hareketlerle okşadı. "Berfu ortalığı ayağa kaldıracak gibi."

Dudaklarım hafifçe kıvrılırken gözlerimi kaldırarak ela gözlerine baktım.

"Berfu'da o potansiyel var," dedim onaylayarak.

Elim yavaş hareketlerle çenemi okşayan parmaklarını buldu. Parmaklarını avcumun içine alırken Sarp'ın hareketleri duraksamış, büyülenmiş gözleri de yüzümde durmuştu.

Elini avuçlarımın arasına alıp aramıza indirirken, "Çıksam iyi olur." diye mırıldandım.

Sarp ellerinin arasındaki elimi gerçekliğini sorgulamak ister gibi acıtmayacak bir baskıyla sıktı. "Hı hı."

Dişlerimi göstererek gülmemek için dudağımı ısırırken ellerimi ellerinin arasından kurtardım. Kirpiklerimi kırpıştırarak onun tepkisiz gözlerine bir bakış atıp yanından geçmek için hamle yaptım. Tam o esnada bileğime dokunarak durdurdu.

"Bensu..."

Bakışlarım ona dönerken bedenimi de hafifçe çevirip yüzüne baktım.

Bileğimde olan parmaklarıyla orayı sanki sıradan bir şey yapar gibi okşarken, "Az önce söylediklerimi yapmak zorunda değilsin." dedi.

Bedenim tamamen ona dönerken ne dediğini anlamadığımı belirten bakışlarım yüzünde geziniyordu.

Nihayet açıklama ihtiyacı hissetmiş olacak ki dudaklarını araladı.

"Söylemiştim sana ne zaman istersen o zaman açıklarız. Kendini hiçbir şeye mecbur hissetme."

Ama sen gel beni ısır diyorsun.

Başımı aşağı yukarı sallarken bileğimdeki elinin baskısı kaybolmuştu.

"Senden sadece biraz zaman istiyorum," dedim. "Sonra o fotoğrafın gerçekliğini de, aramızdakileri de herkes öğrenecek. Olur mu?"

Evet zaman gerekliydi. Çünkü henüz tükürüğünü yalaması gereken bir İlayda, bir de piyasaya sürülmesi gereken solo klibim vardı.

Başını sallarken boşta kalan eliyle suçlu bir çocuk gibi ensesini kaşıdı.

"Ama aklımda bazı soru işaretleri var hâlâ," dedim onu süzerken.

Elini ensesinden çekip kaşlarını kaldırarak sorguladı. Cümlemi biraz daha açarak, "Mesela İlayda neden böyle yalan bir haber yapma ihtiyacı hissetti? Kardeşinin benimle ne gibi bir derdi olabilir ki?" diye sordum.

Kaşları çatılırken sert bir soluk bıraktı. "İlayda benim kardeşim değil."

Ne?

Tıpkı onun gibi bende kaşlarımı çatarak baktım yüzüne. Bakışlarım yüzünden aşağı kayıp kolundaki dövmeyi görme ihtiyacı duydu.

Ama kolunun iç kısmında olduğu için elbette boş bir çabadan ibaretti. Sarp, sanki neye baktığımı anlamış gibi hızlıca konuştu.

"Kolumdaki dövme ona ait değil," dedi. "Uzun mesele, daha geniş bir zamanda anlatacağım."

1 NUMARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin