Aisha'dan pek haz etmiyor olabilir, yıllar önce onunla yaşadığı tartışmaların hâlâ ardı arkası kesilmiyor da olabilirdi fakat hemcinsinin kendi karşısında aşağılandığını düşünmek dahi içine tarifi zor bir ukde düşürüyordu. Çıkarı için evli kalmış olsa da kocasının onu başka bir kadının ayağına getirmesi fazlasıyla aşağılık ve rahatsız edici bir durum olmalıydı. Başını yukarı kaldırıp Alya'ya baktı: Gözlerindeki damarlar pembeleşmişti. Bakışlarındaki nefret eskisi kadar yoğun ve boğucu değil, aksine konuşmaya muhtaç gibi durgundu. Genç kadının çıkar ilişkisi, zamanla kendi içerisinde farklı bir ilişkiye mi dönmüştü?
Toprak, konuşmadan önce Mostafa'nın ona olan bakışlarını izledi. Yüzünde yalnızca uslanmaz bir çocuğun mızıkçılığı vardı. Bu bakışlara histerik kıkırtısıyla karşılık verip elini istemsizce sakal kısmına değdirince başı Raina'ya kaydığında dudakları yavaşça düzeldi. Sonra Aisha'ya bakıp yeniden Mostafa'ya dönünce arkadan gelen Başak'ı gördü. Toprak, üst üste gelen olaylara karşı bir şey demiyor, karşısındakileri tam anlamıyla cansız, anlamayan birer cisim olarak görüyordu.
Dimitri'nin telefon sesi, ortamdaki tek gürültüydü. Uzaklaşıp yaklaşık yirmi saniyenin ardından geri döndü. Düşünceli biçimde Toprak'ın kulağına fısıldadı: "Alya hepsini yukarı göndermemi söylüyor."
Dudakları gevşeyince yukarı, Alya'ya baktı. Hafifçe başını sallamaktan başka bir şey yapmadı, sonra Dimitri'ye de bakıp tek kaşını kaldırarak evi işaret etti. Dimitri, Toprak'tan fikir almak adına ona bakınca, "Onu tabii ki dinleyeceğiz," diye karşılık verdi Toprak. "Bir şey düşünüyor olmalı." Ardından ekledi: "Ama bu piç önce benimle kalacak."
Dimitri, tedirginlikle başını öne eğerek düşündü. Mostafa'ya bakınca kendisini çağırdığını gördü. Sıkıntı içinde birkaç adım ileriye gittiğinde Mostafa'nın seğiren çenesi ve iri gözleriyle karşılaştı. "Dimitri Davidson, mesleğinde on yıla merdiven dayamış biri olarak mantıklı seçimler yapmanızı öneririm." Bu açık bir tehditti. Dimitri'nin cevap vermesine müsaade etmeden eliyle ileriyi işaret ederek gitmesini söyledi.
Dimitri, her zaman görülmeyecek bir ciddiyetle önce Mostafa'nın eline sonra suratına baktı. Büyüyen irisleri gözlerini koyulaştırmakla beraber yüzünde hareket eden tek şeydi. "Bay Coopper," diye mırıldandı sadece onun duyacağı net bir sesle. "Ben sizin sözde aşık olduğunuz kişinin tarafındayım. Ancak kendisini seçimlerinden ötürü tebrik etmeliyim, çünkü yaptığı tek şey mesleğini kötüye kullanmak olan, tehditkar birinden vazgeçip her konuda yanında duran sadakatli biriyle mutlu bir ilişki yaşıyor." Ardından ekledi: "Size rağmen." Cevap beklemeden Aisha, Başak ve Raina'yı yukarı çıkardı. Ancak şaşırdığı bir şey vardı: Pek itiraz etmediler.
Şimdi yalnızca Mostafa ve Toprak kalmıştı. Alya'nın kafasından ne geçtiğini bilmese de isteğini yerine getirmek için Mostafa'yı başka bir yere götürmedi. Kaşları ve eliyle apartmanı işaret etti, yine konuşmadı. Fakat gözlerindeki öfke ve yüzündeki salt ciddiyet söylemek istediklerinin dili olmuştu. Apartman kapısını kapattığında Mostafa'nın yüz yüze kurduğu ilk sözlere kulak verdi.
"Bir gün bir adam varmış," diye giriş yaptı Mostafa. "Sakin, mutlu bir hayatın içindeyken bir kadınla karşılaşmış ve ona aşık olmuş. Başlarda her şey normalmiş, kadın da ona aşık olmuş ve güzel bir ilişkiye başlamışlar. Kadının hayatında bazı pürüzler varmış, adam hepsini kabul etmiş. Ama kadın ondan kendisiyle ilgili önemli bir şeyi gizliyormuş. Bu sır, aslında kadının adamla yaşadığı her şeyi yalan kılabilecek kadar güçlü bir etkiye sahipmiş. Masalın sonunda adam, kadının her şeyinden şüphe etmeye başlamış ve onu terk etmiş." Durdu ve Toprak'ın bu biçim durumlarda takındığı ifadesiz suratını inceledi. "Çok acıklı bir hikaye biliyorum, ama ben bunu hep sevinçle anlatacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUMA KONUŞMAK İSTİYOR
General FictionDuma: Sessizlik meleği "Seni bu duygusallığın bitirecek." Uzun saçlarının bir tutamını parmağında gezdirip ona eğildi ve nefesinin dudaklarına çarpmasına neden oldu. "Ve sen Alya, bitmeye yakın bir mum gibisin." "Halihazırda bitmiştim ama sen yakmay...