Reyhan Karaca- Sevdik Sevdalandık
Çalan kapının sert sesi üzerine kamerayı hızla içeri götürüp çekmecesine koydu. Nergis, Toprak'ın eline hızla bebeği tutuştururken; Alya, odasından çıkıp Nergis'in sesine kulak verdi.
"Başak çok kötü bir kadın!"
Saçlarını kulaklarının arkasına atıp ellerini beline yerleştirdi ve öfkeyle oturma odasına gitti. Etrafında dört dönüyor, gözü arada seğiriyordu. Koltuğa oturup bacaklarını üst üste attı ve elini yanağına koyup dirseğini bacağına dayadı. Alya, sırtını kapıya yaslayıp kollarını bağlamış halde Nergis'i izlerken; Toprak, elinde bebek olduğu için içeri girmemiş, bebekle oynuyordu.
"Sen gittikten sonra beni çağırdı," diye lafa yeniden girdi Nergis. "Biraz konuştuk, kahve içtik. Bana benim için kalacak bir yer bulabileceğinden bahsetti."
Öfkeli ifadesi, konuştukça aynı masum ifadesine dönmeye başlıyordu. Alya tepki vermeyip içeri geçince bu sefer Toprak kapı eşiğine geçmiş Nergis'i dinlemişlerdi.
"Bu evde olanları ona söyleyecekmişim. Saçmalığa bakın!"
"Sen, ne dedin peki?" dedi Alya.
"Seni bırakmak istemediğimi söyledim."
🪶
Kulak tıkacını kullanmayı unutmuş olduğundan Nergis'in oğlunun çığlık sesiyle korku içinde uyanmıştı. Saat, sabahın beşi idi ve o, bu korkusunu alt etmeye dair bir savaş veriyordu. Aklına geçmişinin gelmesi ile, yatağından kalktı, ılık bir duşun altına girip ruhunun tazelenmesini bekledi.
Saat sekiz sularında kahvaltısını yerken olanları düşünmeye başladı. Hâlâ yerine oturmayan taşlar vardı. Doğrusu hemen hemen hiçbir taş yerinde değildi. Bir çıkarım yapıyor, her şeyin farkına vardığını sandığında aniden bütün ipler kopuyordu. Sanki her seferinde taşlar yer değiştiriyordu.
"Mostafa Coopper." Telefon ekranında gördüğü kişi sanki ensesindeymiş gibi ürpermişti. Bitkinliğinin öfkesi, harektlerine yansımış ve telefonu açmıştı.
"Evet, Mostafa?" Yutkundu.
"Nasılsın Alya?" dedi. Sesi oldukça yalındı. Bitkin olduğu anlaşılıyordu.
"İyiyim."
Adamın birkaç saniye ses kesikliği, ağlıyormuş izlenimi uyandırmıştı.
"Sevinçlisin. Yani orada."
"Evet."
"O adamla birliktesiniz, değil mi? Ona çok mu aşıksın Bal'ım?" Son cümle ile birlikte adamdan bir hıçkırık sesi kulaklarına dolmuştu.
"Ne için aradın? Kendine acı çektirmek için mi, yoksa tehdit etmek için mi?" Alya'nın sesi, iyice durgunlaşmıştı.
"Yalnızca sesini son kez duymak için aradım, muhtemelen çok uzun süre burada olacağım. Sana attığım son mesaj, yalnızca varlığımı hatırlatmak içindi, içi boş ve anlamsız. Mutluklar sana sevgilim."
"Mostafa!" diye seslendi Alya. "Her ajan, biraz oyuncudur." Adamın sözünü ona satmıştı. Ona inanmadığından değil, inanamadığını göstermek için söylemişti. Onu görmüyordu fakat bu söz üzerine başını olumsuzca salladığını düşünebilmişti.
"Nasıl düşünmek istersen öyle düşünebilirsin sevgilim." Titrek bir nefes almasının ardından telefonu kapattı.
Nasıl davranacağını bilemiyordu. Bitmiş miydi her şey? Mostafa, hakikaten de ayak bağı olmaktan çıkmış mıydı, yoksa bir şeyler mi planlıyordu? Az önceki kısa konuşmayı zihninde canlandırdı. Adamın sesinde, ağlamasında yalana dair bir şey sezmemişti ve artık hakikaten bir şey düşünmek istemiyordu. Düşüncelerine ara verip hole çıkarak Nergis'i ve bebeğini inceledi. Kabarık saçlı kadın, oğlunu kucağına almış oda içinde geziniyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUMA KONUŞMAK İSTİYOR
General FictionDuma: Sessizlik meleği "Seni bu duygusallığın bitirecek." Uzun saçlarının bir tutamını parmağında gezdirip ona eğildi ve nefesinin dudaklarına çarpmasına neden oldu. "Ve sen Alya, bitmeye yakın bir mum gibisin." "Halihazırda bitmiştim ama sen yakmay...