Emre Aydın- Sen Beni Unutamazsın
Nisanın sabah vaktinde kalın siyah hırkasını boğazlı siyah kazağının üstüne giymiş, pamuklu siyah pijamasını üzerine çekmişti. Aylardır böyleydi. Renkleri hayatından kaldırmış, kocasının en sevdiği rengin hayatını yönetmesine izin vermişti. Bu rengi bulmakta zorlanmıyordu, ara sıra kocasının gardırobunu kullanıyordu.
Bacaklarını altına koymuş, sırtını mutfak tezgahına dayamıştı. Kahve için koyduğu cezveyi ısıtan ateşi seyre duruyor, ateşin çıkardığı uğultulu sesi dinlemekten keyif alıyordu. Şuan da olduğu gibi arada bir uzaklara dalıyor, geçmiş ve geleceği arasında karşılaştırmalar yapıyordu. Ha bir de bazen gülümsüyordu; bir çocuğa, bir yaşlıya, ona yardım eden ya da yardım ettiği herhangi birine. Ufak, kısa bir tebessümdü onunkisi.
Eskisi kadar ağlamıyordu, hatta ağlamayacak kadar sessizdi. Bazen. Günü onunla açıp, onu düşünerek geçirip, onunla kapatıyordu. Öldüğünü kabullenmişti, artık hayalini arıyordu.
Çoğu zaman o gün olanları hatırlıyor, bu kabusu yeniden yaşıyor gibi hissediyordu.🪶
Toprak'ın üzerine bayıldıktan sonra gözlerini hastanede açmıştı. Yanında Dimitri vardı. Onu gördüğüne şaşırmadı, hatta konuşmadı. Başını diğer tarafa çevirdi, gözünden düşen birkaç damla, yüzündeki ve boynundaki tere karıştı. Toprak'ı düşününce ansızın çenesi titredi ve ağlamaya başladı. Yerinden doğrulduğunda kolundaki serumu fark edip onu öfkeyle söktü.
Elindeki kan lekelerini fark etti. Toprak'ın kanıydı.
"Toprak'ı görmek istiyorum." Dimitri sustu. "Dimitri, beni Toprak'a götür. Onu görmek istiyorum."
"Göreceksin."
Boğazı düğümlendi. Aklından anıları kayıp geçti. Konuşmak hiç bu denli zor gelmemişti. Bu soruyu sormaktansa doğuştan konuşma engelinin olmasını dilerdi. "Morga kaldırdılar, değil mi?"
Dimitri'den bir gözyaşı düştü. Ama cevap vermedi. "Göreceksin," diye tekrarladı.
Alya dudaklarını ıslattığında boğazından bir hıçkırık çıktı. "O siktiğim adam yaşıyor mu?"
"Yaşıyor. Yoğun bakımda."
"Yaşasın. Onu kendi ellerimle öldüreceğim!" dediğinde sedyeye sertçe vurdu. Elindeki kan parçalarının bir kısmı sedyeye ufalandı.
"Hapishaneye gönderilecek. Leman Hanım en iyi avukatları tutup mahkumiyetinin Türkiye'de olması istemini gerçekleştirecek."
Alya duyduğu isimle yerinden fırladı. Leman ile nasıl göz göze geleceğini bile bilmiyordu. Sonra aklına bir şüphe düştü. "Annem bunu nasıl hemen öğrendi?"
"Toprak aramış."
"Olacakları sadece ben mi bilmiyordum yani?" derken sesi sitemli çıkmıştı. Gözleri iyice irileşti. "Polise ve acil servise sen ni haber verdin? Bunu bana nasıl yaparsınız?!"
"Alya karnında sana muhtaç biri var. Sensiz nefes alamayacak biri." Gözlerini kaçırdı. Konu Toprak olduğunda otokontrolsüz olduğunu söylemek istemedi.
"Toprak'ı çağırdığımda orada olmayacak. Bu ne demek biliyor musun? Artık yok. Benim kocam, bebeğimin babası, artık ölü. Benim özgürlüğüm artık hayal ürünü."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUMA KONUŞMAK İSTİYOR
Ficção GeralDuma: Sessizlik meleği "Seni bu duygusallığın bitirecek." Uzun saçlarının bir tutamını parmağında gezdirip ona eğildi ve nefesinin dudaklarına çarpmasına neden oldu. "Ve sen Alya, bitmeye yakın bir mum gibisin." "Halihazırda bitmiştim ama sen yakmay...