CEVAPSIZ (9)

319 108 387
                                    

Senelerdir aradığı tabancanın, burnunun dibinde olması gerçeği, her tarafı taşlarla bağlanmış bedeninin denize atıldığı hissiyatı kadar boğucu hissettiriyordu.

Mostafa, hızlı adımlarla yukarı çıktığında; Alya, olduğu yerde kalakalmıştı. Soluk alamadığını, son nefesini veriyor gibi hissettiğinde elini refleks olarak boğazına götürdü. Diz kapakları kırılmış, yaslandığı kolonun önüne çökmüştü. Kesik nefeslerinin gözlerini kapatmasıyla güçlük içinde çantasındaki ilacı ağzına attı. Şişeyi çantasına koyduğunda bir bıçak ilişti gözüne, o bıçağa uzun bir süre baktı ve Mostafa'yı bu bıçakla öldürdüğünü düşledi.

Ajanlarla dolu bir odaya girip kasayı açmaya kimse cesaret edemeyeceğinden Mostafa, özel kasasını kendi merkez odasında saklardı.

Sersemce yerinden doğruldu ve o anki öfke ile etrafını kabaca kontrol etmesinin ardından hızla Mostafa'nın odasına yürüdü. Kasanın açılması için ya anahtarı ya da şifreyi öğrenmek gerekiyordu ve şu an için anahtarı bulmak daha basitti.

İçeride Mostafa'nın olmadığını fark ettiğinde bir ümit, aramaya koyuldu. Çekmeceye, çekmece hizasındaki masa altına dahi bakmıştı fakat bulamamıştı. Koridordan duyduğu sesle masanın altına saklandı ama Mostafa'nın gelmediğini gördüğünde saklandığı yerden çıktı. Kapının birden açılmasıyla Mostafa'yı karşısında buldu.

"Alya, ne yapıyorsun burada?" dedi adam, kaşları çatık bir edayla.

"Ocağıma diktiğin incir ağacı için testere arıyorum."

"Çekmecemin anahtarını düşürmüşüm."

Dudakları hiddetle açılmış, gözleri irileşmişti. "İçimizde bir casus var, ve sen anahtarını mı kaybettin? Ayrıca odama girmek yerine bana söyleyebilirdin."

"Görevlerime biraz akıl yoruyorsam sebebi, ceza almamaktır. Bundan fazlasını beklemek, senin aptallığın."

Adamın odasından çıkınca masasına yönelip anahtarını eliyle koymuş gibi bulduğunda Dimitri'nin yanına geldiğini gördü. Adam, bir şey söylemeden imayla baktı, yüzü her zamanki sükunetten uzaktı. "Ahbap'tan Cooper'a beklenmedik yakınlık." Mostafa'dan bahsediyordu ve ondan hiç haz etmiyordu.

"Oradan bakınca Buz Devri filmindeki uslanmaz sincap gibi mi görünüyorum?" dedi ciddi bir suratla.

"Yaşadıkların..." dedi Dimitri, düşüncelere dalıp kaşlarını çatarak. Birlikte olmadıkları görevler hariç hemen hemen her anında yanında olduğu kadından gözlerini kaçırarak devam etti: "Felaketti."

Alya ise, aklına gelen düşünceleri başından savmak istercesine kafasını sallarken vedalaşıp oradan ayrıldı. Aklına gelen fikirle ansızın duraksadı, geriye dönüp araba anahtarını Dimitri'ye vererek gözünü Mostafa'ya gezdirdi. Amacı, onun arabasına binerek anahtar ya da şifreyle ilgili bir şey bulmaktı. Alt kata inip Mostafa'yı gördüğünde tökezleyerek yürümeye başladı. Göz ucuyla ona bakınca yaklaştığını gördü. Alya'nın sendelediğini görünce telaşa bürünmüş suratını seçmek zor değildi.

"Yardım etmeme izin ver lütfen."

"Lüzumu yok, teşekkürler." İsteği yardım etmesi olsa da gözleri ve ses tonu bunun aksini kendisine bile inandıracak kadar soğuktu.

"İnat etme," dedi ve elini Alya'ya uzattı, "bu halde araba kullanamazsın."

Alya'nın hiçbir şey söylemeden karşılık vermesiyle Mostafa, büyük bir sevinçle elini ve belini sıkıca tuttu. Siyah yeni model arabaya bindiklerinde gözleriyle gizlice etrafı süzerken görünüşte pek bir şey olmadığını fark etti. Yanlarından geçen arabaların hafif gürültüsü ve korna sesi eşliğinde ilerliyorken Alya, hiçbir ipucu bulamayacağının karamsarlığına bürünerek derin bir soluk almıştı. Boş ve düz yolda ilerlemeye başladıklarında Mostafa'nın kendisine baktığını gördü. İyi misin, diye sormak istiyor gibiydi ancak buna rağmen tek kelime etmemişti. Tek isteği Alya'ya uzun sürenin ardından izleyebilmekti.

DUMA KONUŞMAK İSTİYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin