Sema - Fikrimin İnce Gülü
Genç kadın, bir hışımla odadan çıkıp büyük adımlarla ilerlerken hâlâ işittiği yüksek sesin getirdiği hafif öfkeyle kapıyı açtı. "Kapı kırmak için el yeterli olmuyor, biliyorsun değil mi?"
"Mostafa'nın tutuklanmasında senin parmağın var mı?" Kaşları çatık; sesi agresif konuşan kişi, Aisha idi.
Ellerini katlayarak parmaklarına bakmasının ardından kollarını birleştirdiği esnada yanıtladı: "Hangi parmağım?"
"Alya?!" diye ses yükseltti kadın duvara sertçe vurarak. "O tabanca ile ne ilgin var?" Toprak ve Dimitri, normal bir konuşmayı dinler gibi sakinca Alya'nın yanına geldiğinde; Aisha, Toprak'ı tepeden tırnağa göz ucuyla süzüp Alya'ya odaklandı. Parmaklarını çıtlatıyor, dudaklarını kemiriyor, derince nefesler alıp karşısındaki kadının cevap vermesini bekliyordu. "Anladım, çıkarın var. Keyfin yerine gelebilir, tebrikler!"
"Çıkarlardan bahsedene bakın. Sen, mutluluğun için insanları kullanıp mutlu oldun. Ve yine sen... Mutluluğunu kendin yaratamayacak kadar zavallısın. Bunları göz ardı ederek beni suçlamaya kalkma."
Aisha, arkasını dönüp ilerlediğinde bütün kinini Alya'nın arabasına tekme atarak çıkarmaya çalışmıştı. Alya, arkasını dönerek kapıyı kapatınca Toprak ve Dimitri'nin sağdaki salonda bulunan koltuklara yöneldiğini fark etti. Dimitri, Toprak'la göz teması kurup onun yanına oturduğunda suratına hâlâ gizleyemedi gülümsemesi yansıyordu. "Selam. Ben, Dimitri. Alya'nın en yakın arkadaşıyım," deyip koltuğun koluna oturan Alya'ya baktı. "Bence öyleyim."
Toprak, dudaklarını ıslatıp tebessümle gözlerini kısarak Dimitri'nin uzattığı eline karşılık verdi. "Memnun oldum Dimitri. Bir Bayburtlu'ya göre fazla karmaşık bir isim," dediğinde Dimitri, kahkaha atıp başını sallamıştı.
Dimitri, odağını bu kez her ikisinde sabit tutup anlık hareketle dışarı baktı. "Biraz önce kapıda bir kadın gördüm, burayı izliyordu. Takip ettim ama izini kaybettim."
Genç kadın, aklından birtakım şeyler düşünmesinden dolayı dudağının kenarını ısırmış, çatılıp kalkan kavisli kaşlarıyla konuşmuştu: "Nasıl biriydi?"
"Gençti. Saçları; siyah, kabarık, uzun ve gürdü; teni, beyazdı. 1.70 boylarındaydı."
Kadın, daha fazla sorgulamadan mutfağa gittiğinde aniden gelen adım sesleriyle ufak bir sarsıntı yaşayıp arkasına döndü. Dimitri, mutfakta alelade dolanıp eşyalara rasgele dokunurken Alya ile göz göze geldiğinde bakışlarını ondan aldı. Dolaptan bardak çıkarıp cam sürahideki suyu bardağa ağır ağır boşalttı. Alya, suratını buruşturup minik bir göz devirmesinin ardından bunun nereye kadar gideceğini düşündü.
"Öpüşmedik Dimitri."
Adam, bardağı masaya koyup Alya'ya dönünce parmaklarıyla Alya'nın omzuna küçük bir darbe attı.
"Tanrım! Papazdan izin mi bekliyorsunuz?"
"Bizim dinimizde papaz yok Dimitri."
"İmamdan izin mi bekliyorsunuz?"
Kadın, belli belirsiz bir tebessümden sonra adama sıkıca sarılmış, sırtını sıvazlamıştı. "Her şey için teşekkür ederim. En kötü anlarımda yanımdaydın, bugün olduğu gibi."
"Gidiyorsun gibi konuşma Alya," dedi. Biraz düşündüğünde gözleri dolmuştu, "Evet gidiyorsun," diye ekledi. "Tatilimi Türkiye'de geçireceğim, anlaşıldı. Hoşça kal ahbap!"
Alya'dan ses gelmemişti. Geri çekilince Alya, bakışlarını başka yöne çevirdi. Gözündeki birkaç damla yaşı hemen sildi ve Dimitri'ye yeniden döndüğünde buruk bir tebessüm etti. Adam, ortamın duygusallığını almak adına kadının saçlarını dağıttığında birlikte gülmüşlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUMA KONUŞMAK İSTİYOR
Genel KurguDuma: Sessizlik meleği "Seni bu duygusallığın bitirecek." Uzun saçlarının bir tutamını parmağında gezdirip ona eğildi ve nefesinin dudaklarına çarpmasına neden oldu. "Ve sen Alya, bitmeye yakın bir mum gibisin." "Halihazırda bitmiştim ama sen yakmay...