Casusluk ile ilgili kısımlar, uydurma değildir: Bu kurguya, casusluk hakkında geniş çaplı bir araştırmadan sonra başlanmıştır.
Arkadaşlar yazım dilim normalde yalındır ancak ilahi bakış açısından ve kurgunun atmosferinden karışıklık yaşanabilir, bir bölüm okuyunca alışıyorsunuz kdndnndm
Keyifli okumalar :)
🪶
Herkes birbirini suçluyor, kimse katil değil. Herkes masum olduğunu söylüyor, kimse kurban değil. Az önce üniversitenin kızlar tuvaletinde bir öğrenci ölü bulundu. Siyah saçlarının peruk olduğunun henüz farkına varılmadı. Kimliğinin üzerindeki isimlerin hiçbir insana ait olmadığı da tespit edilmiş değil.
Bugün bir kadını öldürdü. Ondan şüphelenmemeleri için, birkaç yardım çığlığı attı ve polise ifade vermesinin ardından, saatler önce birini öldürmemiş gibi minibüse bindi. Öldürdüğü kadın, onun Amerikan ajanı olduğunu anlayan İngiliz bir ajandı. Ajan kurallarına göre; ajan olduklarını anlayan iki kişi, ya karşı tarafa geçer ya da ölürdü. İngiliz ajanın kimliğinin sahte olduğu anlaşılacak, failin kimliğine ise ulaşılamadığı görüldüğünde de muhtemelen dosya kapatılacaktı. Çünkü görev için kullandığı Beren Çisel ismi, normalde varolmayan bir insana aitti.
Normalden zayıf olan vücudu, sakin baktığında savunmasız görünen surat ifadesi, onu daha inandırıcı kılıyordu. Oysaki normalde o, iri ve hafif çekik gözlerine konan sert bakışları, cılız vücuduna rağmen güçlü yapılı bünyesiyle tanınırdı.
Sakin bir yere geçip hemen bunun haberini verdi ve meslektaşlarının dikkatli olması konusunda uyardı. Altı katlı, bej renkli Salkım Apartmanı'nın önüne vardığında kimsenin olmadığına emin olup çalan telefonunu açtı. Telefonun diğer ucundaki kişi, CIA direktör yardımcısı olduğundan Amerikan İngilizcesiyle konuşmaya başladı: "Evet, ne istiyorsun?"
"Seni Alya, seni istiyorum."
Pekâlâ, bu cevap biraz abartı mı? Öyle görünüyor.
"Öyle mi? Peki, ne zaman kafama sıkayım," dedi arsızca.
"Aslında, yeni görevine başlayacağını söylemek için aradım. Bugünkü olayda göze batmamak için bir gün daha gidebilirsin, yalnızca tedbir."
Adam yaşanılan olayın detaylarını soracağı sırada Alya, suratına kapatmıştı. Duyacağı ne varsa o zamana kadar bekler, sonra aniden kapatırdı. Nedeni sorulduğunda da etrafta birini gördüğünü söyleyip işin içinden sıyrılırdı. "Pezevenk," diye mırıldandı, içinden onu öldürdüğünü düşleyerek. Bunu sık sık yapardı. Takıntılı olduğunu kabul etmeyip bunu aşk olarak adlandıran birine karşı alınabilecek normal bir tavır sayılırdı. Yaklaşan çocuk seslerini işittiğinde hızla apartmana girdi. Çocuklardan korkardı.
Giriş katındaki önceden döşeli evine geçtiğinde her zaman yaptığı gibi holün sonundaki odasına gidip yayı bozuk, rengi solmuş yatağına uzandı. Başucundaki kırmızı çerçeveye ilişti gözü. Gözlerini dolduracak kadar acı hissettiğinde boğazındaki düğümü kaybetmek istercesine yutkundu. Çerçevenin de bulunduğu krem renkli komodinin üzerindeki sigara paketinden en son geçen hafta içtiği sigaralardan birini çıkardı. Aldığı tütün işini işaret ve orta parmağının arasına yerleştirip kapaklı gri çakmağıyla tek hamlede yaktı. Küçük, beyaz boyalı mutfağa gidip ufak cam bir kül tablasıyla cam kenarındaki masaya oturdu.
Bugün birini daha öldürmüştü, bu görünüşte kolay gelse de ortada bir leş bırakmak onun içini karartıyordu. Bu kez öldürdüğü kişi adına dudaklarına götürdü, birinin canına her kıydığında onun için bir sigara yakardı. Bitirmesi yaklaşık yedi dakika sürmüştü. Amacı zevk değil, nefes almaktı. İşi bitince ağzındaki iğrenç tadı temizlemek için kalkıp banyoya gitti ve aynada kendini gözlemledi. Beyaz bir teni; kıvırcık, uzun ve koyu kahve saçları vardı. Yüzüne şekil veren hafif kemerli burnu ve dudağının üstündeki küçük ben, ona karakteristik bir izlenim veriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUMA KONUŞMAK İSTİYOR
Ficción GeneralDuma: Sessizlik meleği "Seni bu duygusallığın bitirecek." Uzun saçlarının bir tutamını parmağında gezdirip ona eğildi ve nefesinin dudaklarına çarpmasına neden oldu. "Ve sen Alya, bitmeye yakın bir mum gibisin." "Halihazırda bitmiştim ama sen yakmay...