BAL (2)

842 169 1.1K
                                    

Gözlerinin açılmasıyla dudaklarının açılması bir olurken kendisini hemencecik çeki düzen verdi. Toprak'ın onu görmesini istemezken omuzunun üstünden arkasına baktı. Etrafında göremese de birilerinin onu izleme ihtimaline karşın cüzdanı yanlışlıkla yere düşürmüş gibi yapıp kendisi ve masa arasına aldı. İçinden yüz lira çıkarıp sahibinin gittiği tarafa, bahçeye yöneldi. Yirmili yaşlarını ortasında, kumral biriydi. Alya'yı bekliyor gibi onu görür görmez duraksadı.

"Cüzdanınızı unuttunuz!" dedi Alya, elini havaya kaldırarak. Yanına vardığında adama parayla birlikte uzattı.

"Çok teşekkür ederim," diye cevap verip gülümsedi. "Param... Para benim mi?"

"Evet, masanın yanına düşmüştü. Cüzdanınıza koymak istemedim, sanırım sizin." Cüzdanı kontrol etmediğini göstermeye çalışmıştı.

Birbirlerine gülümsemekle yetindiklerinde aralarında kasvetli, samimiyetten uzak bir hava oluşmuştu. Buna rağmen karşıdaki adam, her an bir şey söyleyecek gibi duruyor, Alya'yı bile isteye rahatsız eder gibi gözlerini açarak ona bakıyordu. Bu bakışlara her baktığında ekip arkadaşlarının acemiliğine öfkelenirken normal görünmek için olduğunca çaba gösteriyordu. Derse yetişmesi gerektiğini belirtip içeriye geçince kimsenin olmadığı bir yer bulup Amerika'daki istihbarat arkadaşını aradı.

"Aylardır görev yaptığım bölümde bir polis var ve ben, bunu bana yem atarken öğreniyorum?"

"İmkansız. Kayıtlı öğrencilerin hepsinin okul geçmişini araştırmıştık, polisler için özel bir okul geçmişi oluşturmak da pek akıl kârı değil. Yeni görevin için hazırlığa başladık, kaydını üniversiteden sildireceğiz."

"İyi edersiniz. Şu akıl kârı olmayan durumları da inceleyin derim."

Telefonu kapatıp arkasını dönünce tam karşısında gördüğü Toprak, bir şey söylemeden ilerlemiş, fakülte çıkışındaki arabasına yönelip direksiyon başına geçmişti. Aracını çalıştırmaya başladığımda; Alya da koşar adım dışarı çıkıp arabasının yanına geldi.

"Merhaba," dedi kadın adamın yanındaki koltuğa oturarak. Bunu genelde normal bir ruh halindeyken söylemezdi.

"Merhaba." Alya'ya döndü. Suratından bir şey anlamak zor olsa da konunun açılması, durumu daha da karmaşık hale sokabilirdi. "Beni mi özledin?"

Alya az önce olanları rafa kaldırmak istercesine omuz silkti. "Kalabalıktan uzağım, yolculuğu bedavaya getirmiş olurum," deyip adama göz ucuyla bakarak koltuğa iyice yerleşti. "Gerçi sana katlanmak zorundayım ancak buna değer. 1 al 2 öde gibi."

"2 al 1 öde."

"Evet, 2 al 1 öde."

Toprak'a bakıyor, onun da kendisine bakıp bakmadığını kontrol ediyor, arabayı kullanışını her an silinecek bir eser gibi izliyordu. Yolun bitmesini hiç istemiyorken yanındaki adamın yolu uzattığını fark edince gülümsedi.

"Yolu uzattın," dedi gülümsemesini bastırmaya çalışarak.

"Hayır? Benzin fiyatından haberin var mı?"

Adamın kadına bakıp kinayeli fakat ciddi söyleyişi güldürmüş, "Beren" adlı kimliğini birkaç saniyeliğine unutturmuştu. Salkım Apartmanı'na gelince arabasından inen kişiyi görüp ciddileşmeleri bir olmuştu. Birbirlerine baktıkları anda kadın, gözlerini geri çekmişti.

"Başak burada, sözlün burada."

"Beren..."

"Eski olması hiçbir şey değiştirmemiş olan sözlün."

DUMA KONUŞMAK İSTİYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin