M: Anne Marie - Ciao Adios
Mostafa, Alya'yı gördüğünde, yüzündeki kocaman gülümsemesiyle ayağı kalktı. Esmer tenli, kirli sakallı biriydi. Kestirdiği düz ve açık kestane saçlarını fönlemiş, yana atmıştı. Her zamanki gibi, dolabında onlarca olan İtalyan kesim bordo takım elbisesi, geniş omuzlu ve biçimli vücuduna uyum sağlamıştı. Her gün bu takım elbiseden giymesinin sebebi, Alya'nın en sevdiği renklerin kırmızı ve tonları olmasıydı. Oda büyük denecek kadar geniş olmamakla birlikte iç daraltmıyordu. Duvarın yan tarafları beton, ön tarafı camdan oluşuyordu. Bu durum, şeffaflığı sağlıyordu. Cam ve kenarları oval bir masa, karşısındaki iki siyah deri koltuk ile masanın tam arkasında bir kasa, odada bulunan eşyalardı. Bir zamanlar onun da böyle bir odası vardı. O olaydan sonra verilmişti, aklına gelince bedeni ürperdi.
"Sonunda!" dedi Mostafa, ve kendi sandalyesini gösterip, "Oturmak ister misin?" diye sordu.
"Şovcu pezevenk."
"Hayır, teşekkürler." Bu cevaptan sonra Mostafa'nın, yanına gelmesiyle bir adım geri yürüdü. Adamın açmak istediği konuları başlamadan bitirmek ister gibi, "Simon ile ilgili toplantı ne zaman yapılacak?" diye sordu ansızın.
"Birazdan yapacağız Yasak Kimlik."
Alya, bu hitaba göz devirirken adamın ona her zamanki bakışını, gözlerini kısıp inceledi: aşk, ihtiras, hayranlık... Fazla özlem ve pişmanlık içeren ifadesi, herkesin arzulayacağı türdendi. Bunların hepsini fazlasıyla barındırırken gözleri buğulanmıştı. Fakat sorun şu ki; yaptıkları, bu duygulardan çok uzaktı. Kadının aydınlık yüzünde en savunmasız görünümüyle kaybolurken derin bir iç çekti. Adamın onu seyretmesine katlanamazken sessizliği bozdu. "Başka bir hadise var mı peki?"
Adam, usulca başını salladıktan sonra kendisine çekidüzen verip boğazını temizledi ve ellerini cebine koydu. "Var: Bir ay önce çocuk parkına uyuşturucu satmaya teşebbüs eden kişinin Demi Watson adında biri olduğu tespit edildi." Kadının bezgin suratına bakan adam, aklındaki düşünceleri tahmin edercesine, "Senin işin bu," diye devam ettirdi.
Gözlerini devirip başını ironiyle olumlarcasına salladı ve kollarını bağladı. "Bu iş için fazla duygusal ve dalgın olduğumu bilmiyorsun gibi..."
Bu cümle adamı sinirlendirmişti. Toprak'ın varlığından haberdarmışçasına öfkeyle iç çekti. Ki haberinin olması muhtemeldi. "Seni bu duygusallığın bitirecek." Uzun saçlarının bir tutamını parmağında gezdirip ona eğildi ve nefesinin dudaklarına çarpmasına neden oldu. "Ve sen Alya, bitmeye yakın bir mum gibisin."
Tahmin ettiği gibi Toprak'ı biliyordu. Türkiye'deki başka bir ajan ya da dönemlik olarak gönderdiği herhangibir ajan... Alya'nın biriyle fazla görüştüğünü söylemiş olmalıydı. Alya, bunları aklımdan geçirdiğini belli etmeyen bir cesaretle ona iğrenircesine baktı. "Halihazırda bitmiştim ama sen hâlâ yakmaya çalışıyorsun." Kapıya yöneldiği sırada adamdan gelen sözün arkasından duraksayıp umarsızca baktı.
"Aisha ile boşanma kararı aldım."
34 yaşındaki adamın, yaklaşık 7 yıllık bir evliliği vardı. Raina, 6 yaşındaki kızı; Aisha, karısı idi.
İçini boş gördüğü, basmakalıp sözlerin döküleceği lafın bitmesine müsaade etmeden kapıyı açtı ve kapatmadan çıktı. Dışarıda ona bakan tuhaf gözler, bir yerden, seneler öncesinden tanıdık geliyordu.
YEDİ YIL ÖNCE
İlişkilerinin birinci yılında olduğu sevgilisinin doğum gününü kutlamak için ekip arkadaşlarının bulunduğu bir kutlamanın organizatörlüğünü yapıyordu. Adını işitince bakışlarını birkaç garsonun bulunduğu geniş, parlak zeminli açık tonlardaki salondan alıp karşısına yöneltirken içindeki coşkuya mâni olamadı. Takım elbisesi, saç stili, gülünce çocuklaşan suratı ile şimdikiyle aynıydı. Yalnızca daha genç ve daha canlı görünüyordu. Bu adam, Mostafa idi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUMA KONUŞMAK İSTİYOR
Fiksi UmumDuma: Sessizlik meleği "Seni bu duygusallığın bitirecek." Uzun saçlarının bir tutamını parmağında gezdirip ona eğildi ve nefesinin dudaklarına çarpmasına neden oldu. "Ve sen Alya, bitmeye yakın bir mum gibisin." "Halihazırda bitmiştim ama sen yakmay...