Gözleri istemsizce apartmana daha sonra tekrardan elindeki zarfa kaydı. Zarfı alıp arabasına bindiğinde içindeki iki karttan birini çıkarınca zorlukla yutkundu. Okumadan yırtacaktı ki merakına yenik düştü.
Başak Sancak & Toprak Algül
Birlikteliğimizi taçlandıracağımız en doğru kararımıza, nikâhımıza davetlisiniz.
Mekan: Sancak Hotel
Ansız, öfkeli kahkahasını tutamayıp sabırla etrafa baktı. Gülüşü ağır ağır dururken yanaklarının kızardığını hissetti. Koyu kırmızının en yumuşak tonunda basılmış davetiye, vücudundaki kanı kaynatıp duruyordu sanki. Dudaklarını hızla ıslatıp rahatlamak için geriye yaslandığında çalan telefonunu açtı.
"Ne var?"
"Her iki karta da baktın mı? Adamlarım oradan göremiyor." Mostafa'nın bilgiç sesi, sıkıntıdan gerilen boynunu sinir içinde ovmasına neden olmuştu.
İzleniyor olmasına alışkın olacak ki, yanıt vermeden beyaz not kartını eline aldı. Toprak'ın kaleminden döküldüğüne dair sinyaller gönderme gayesindeki kartı okumaya başladı.
"Kimsenin aklının alamayacağı kadar aşıktım sana. Fakat aşkımı içinde barındıran kalbime acımasızca yaptığın darbelerle artık ne ben varım ne de benim yanımda sen. Onunla evleniyorum. inanmayacaksın, biliyorum. Sana bir şey kanıtlama ihtiyacında bulunmuyorum artık. Bu mesaj, sana olan kırgınlığımın ve geçirdiğimiz onca güzel anın izlerine yazılmış bir havadis yalnızca. Nikaha gelmeni beklemiyorum, gelirsen üzülürsün. Ben sana söyleyeyim: aklım sende; gözyaşlarım ruhumda olacak. Ama yine de ona, evet, diyeceğim. Kırgınlığımın ve mantıksızlığımın kararı olan kadına, evet, diyeceğim. Kendine iyi bak Alya."
İlk seferde soluksuzluğu sonuna dek hissettiği cümleler, telefondaki adamı işitmekte zorlanmasına sebep olsa da; yeterince duygusal davrandığını düşünüp zihnine düşenlerle adamın laubali sesine kulak verdi.
"Alya? Okudun mu? Üzüntüden bayılmış olamazsın değil mi?"
İzleniyor olduğunu bildiği için kendisini ağlamaya zorlar gibi hareketler yaptı. "Olmuyor, ağlayamıyorum" dedi. "Ama gülmekten bayılacağım şimdi."
"Alya!" dedi ve öfke içerisinde, bulunduğu yere attığı tekmenin tok sesiyle tekrar konuştu. "Hakikaten bu kadar kör müsün?!"
"Kör olan ben değilim, beni birkaç aptal sözle kör etmeye çalışan sensin!"
"O piçin yediği haltlar yüzünden beni suçlayamazsın Alya! Gururunu parçaladığı için hıncını benden alamazsın, anladın mı beni?!"
"Sahiden onun bu sözleri yazdığına, sonra gelip buraya koyduğuna inanmamı mı bekliyorsun? Onun Başak'la evleneceğine itimat edeceğimi mi düşünüyorsun?! Görmeyeli aklın hafiflemiş. Birinin yazısını taklit etmek, senin için kumdan kaleyi bozmak kadar kolay. Onun bana olabilecek sözlerini bilebilmek ise, mesleğinin bir parçası," deyip elindeki karta tekrar baktı ve öfkeli bir alayla, tane tane, yeniden okudu: "'Aklıma sende; gözyaşlarım ruhumda olacak. Ama yine de ona, evet, diyeceğim. Kırgınlığımın ve 'mantıksızlığımın' kararı olan kadına, evet, diyeceğim,'" diyerek kağıdı okudu ve histerik tınısını ciddiyete dönüştürüp devam etti: "Ki bu konuda gerçekten iyiymişsin Coopper."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUMA KONUŞMAK İSTİYOR
General FictionDuma: Sessizlik meleği "Seni bu duygusallığın bitirecek." Uzun saçlarının bir tutamını parmağında gezdirip ona eğildi ve nefesinin dudaklarına çarpmasına neden oldu. "Ve sen Alya, bitmeye yakın bir mum gibisin." "Halihazırda bitmiştim ama sen yakmay...