Artık bir şeyler yapması gerektiğini idrak edip aklını hızlıca çalıştırmaya başladığında Semiha'nın kollarını yavaşça bıraktı. Leman'ın ardından yanlarına yaklaşan Havin ile göz göze geldi. Onlara ve Semiha'ya zoraki bir tebessüm edip duvara sinmiş, üstünkörü bağladığı yazmasını düzelten bu hain kadının kollarına girdi. Konuştuklarını duymamış olması adına dileklerde bulunuyor, Leman'a bakmaya cesaret edemiyordu. Kış ayına yeni girmiş olmalarına rağmen alnında oluşan nemi kabaca sildi.
"Semiha Abla ile size bir sürpriz yapmak istiyorduk," dediğinde Semiha'yı da çekiştirerek yürümeye başladı. "Umarım bir şey duymamışsınızdır."
Leman, tatmin edici bir gülümsemeyle alnını kaşıdı. "Kaçırdım."
Birlikte Havin'in arabasına doğru ilerlediklerinde Alya, bu lafa gülümsemekle kalırken hâlâ kolunda olan ve telaşını gizlemeye çalışan kadına sert bir tonda mırıldandı: "Dikkatli ol, her zaman böyle şanslı olmayacaksın."
Evin önündeki beyaz renkli arabaya önde Leman; arkada Alya ve Semiha olmak üzere Havin'in şoförlüğünde yola çıktılar. Çalışan araba motorunun kulağına dolan hafif sesiyle buğulanmış camdan, yaprakları tarafından terk edilen ağaçların yalnızlığını seyretmeye çalışıyor, bu gözlem anlamlandıramadığı biçimde içindeki stresi dinginliğe dönüştürüyordu. Gözlerini kapattı. Ruhu ve bedeni, uzun, yatıştırıcı bir uykuya dalacak gibi hafiflemişti. Tamamıyla kendisine odaklandığında burnundan aldığı ufak nefeslerin farkına varabiliyordu. Bu nefeslere bile dikkat ettiğine göre son zamanlarda bir hayli yorulduğunu itiraf etmeliydi. Dirseğini cama yaslayıp başını da kolunun üzerine dayadı. Bu yolu böyle geçirecekti.
Koca bej taşlarla döşenmiş büyükçe bir AVM'nin önünde durmuşlardı. İçerisi beyaz ve kırmızı fayanslarla kaplı, küçük büyük dükkanların olduğu şık bir mekandı. Kişilerce pek tercih edilmediği halde bazı mağazalar, halihazırda durmaya devam ediyordu. Kimi kampanya yapan veya ucuza ürün satanların çalışanları ise müşterilerine -ki her iki taraf da memnun görünmüyordu- yardım etmek için peşlerinde dolanıyordu. Yürüyen merdivenlerden aşağıya indiklerinde gece kıyafetlerinin süslediği camekanlı geniş bir mağazanın içine girmişlerdi.
"Ben bunu alıyorum," dedi Alya, mağaza girişindeki kadife ve kalem elbiseyi işaret parmağı ile göstererek. Elbiseye hayranlıkla baktıktan sonra bakışlarını Leman ve Havin'e odakladı. "Sizce nasıl?"
"Gerçekten çok şık," dedi Leman, genç kadının parıldayan gözlerine bakıp belli belirsiz tebessüm ederken.
Havin, bu fevri karara yüzünü buruşturdu. "Toprak, anneme benzediğini söylemişti ama bu kadarından bahsetmemişti." Gülümsedi.
Hevesle kabine gidip giyinmiş ve dışarı çıkıp beyaz duvara yapıştırılmış boydan aynaya bakmıştı. Bordo renkli, göğüs esnasında biten kruvaze yaka elbisesi, dizinin biraz üstünde son imzasını atıyor; köprücük kemiğinin üzerine serilen ince askıları, omuzlarını nefis bir cazibeye bürüyordu. Saçlarını zarifçe yukarı kaldırıp dağınık bir topuz yapmaya çalışarak düğün günü nasıl görüneceğini düşledi. Biraz daha incelediğinde dantel drape kısımlı bel kenarının üstünden geçti avuçlarıyla. Kırmızının bu koyu tonunun, beyaz teniyle hoş bir uyum yakalamasını bir çocuk edasıyla seyrediyorken Semiha'nın sesini işitti.
"Çok güzel. Ama ailemize göre biraz açık."
"Sen İngiliz Kraliyet Ailesi'nden olabilirsin, Semiha. Ama biz değiliz." Leman, bu lafı Semiha'yı azarlamak niyetinde olmadan gülerek söylemişti.
Kendi annesi, onu satmış olmasına rağmen pişmanlık duymazken; aşık olduğu adamın annesinin onu savunması, göğsünü kabartıp gururlu bir gülümseme kondurtmuştu suratına. Havin'in açtığı fermuarın ardından gece elbisesini çıkardıktan sonra kendi kıyafetlerini giyip çıktığında Leman'ı siyah, üstü saten; belden aşağısı tülden oluşan dar kesim bir elbisenin içinde gördü. Tül kollarını düzelttiği sırada Alya'ya baktığında kanaatini öğrenmek istercesine sakinlik içinde etrafında dönüverdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUMA KONUŞMAK İSTİYOR
Genel KurguDuma: Sessizlik meleği "Seni bu duygusallığın bitirecek." Uzun saçlarının bir tutamını parmağında gezdirip ona eğildi ve nefesinin dudaklarına çarpmasına neden oldu. "Ve sen Alya, bitmeye yakın bir mum gibisin." "Halihazırda bitmiştim ama sen yakmay...