M: Sezen Aksu - Şanıma İnanma
Kurşun, kolunu sıyırıp geçtiğinde bedenini istemsizce kasarken dudaklarından tok bir inilti çıktı. Adamın sesine yeniden kulak verdi: "Eğer şimdi gelirsen seni affederim, gelmezsen canını alırım."
Adama tam anlamıyla yüzünü dönünce kolunu rahatlatmak adına biraz hareketlendirdi, başındaki ve yüzündeki örtüyü yavaşça çıkardı. "Beni böyle kabul edecek misin?"
"Seni öldüreceğim!" dedi adam, hiddetli bir sesle. Yüzü kızarmış, eli titremişti.
"Ölememek gibi kötü bir özelliğim var!" diye seslendi sahteliği sorgulanır gözlerle. "Sanırım en sonunda kafama sıkacağım!"
Üzerindeki parçaları tamamen çıkarıp sinir edercesine bahçe duvarından atladı, koşmaya başladığında yolda rastladığı kadınların, ayıplarcasına baktığını; erkeklerin ona yüz çevirdiğini gördü. Boğazını saran kolu hissettiğinde bacağını geriye doğru kaldırıp adamın bacak arasına tekme attı ve gelen diğer kişinin yüzünü hızla çarşafa doladıktan sonra kaçmaya başladı. Şortunun ve belinin arasına sıkıştırdığı tabancayı alıp Abdul'ün de içlerinde bulunduğu, koyun sürüsünü andıran uzaktan gelenlere teker teker ateş etmeye başladı. Bu sırada sokaktaki birkaç kişi, telaşla evlerine çekilmişti.
Önceden dövdüğü adamlardan birinin onu arkadan bıçaklamasına ramak kala Dimitri ortaya çıkıp adama tekme atmıştı. Adam, hızla yeniden yaklaşıp kadının üst kolunda derin sayılmayan bir yara açmıştı. Genç kadın, dudaklarının arasından çıkan küçük tiz bir inilti sonrasında, boğuk sesle ağır bir küfür savurunca ona bunu yapana iki kurşun sıktı. Dimitri'ye edilecek ateşlere karşın Alya, önünde olan başka bir adamı tekmeyle Dimitri'nin önüne atıp adamı Dimitri'ye siper etmişti. Abdul'ün içeriye girdiğini görmüştü.
Tabancasını aradığında kavga ettiği yarı baygın adamlardan birinin elinin kenarında olduğunu gördü. "Alabilir miyim?" diye sordu. Yorgun suratında alaycı bir ifade vardı. "Ruhsatlı çünkü." Adamın ona cevap vermemesinin üzerine eğildi. "Teşekkür ederim."
İşittiği kurşun sesiyle arkasını döndüğünde bu kişinin büyük bir araç içindeki Abdul olduğunu gördü. Etrafa göz gezdirdiğinde nikahtakilerin seyrini, civarda evlerin pencelerine dolaşan insanları gördü. Alya, Dimitri'nin boynundan çıkardığı tüfekle onlara ateş ederken; Dimitri, sis bombalarını arabaya doğru fırlattı. Alya, kolunda hissettiği acı ile yara izine bakınca kolunu tutarak sancıyı dindirmeye çalışıp süratle Dimitri ile kaçmaya başladı. Arabaya kurşunlar sıkıp var gücüyle koştuğunda sapağı dönüp biraz daha ilerlediler. Hâlâ arkasında olan adamların onları arabayla yakalamalarına yalnızca birkaç metre varken onu bekleyen Simon ile arabaya bindiler.
🪶
Döndükten sonra bir günlüğüne inzivaya çekilmesinin ardından merkeze geldiğinde genel işlerini hallediyordu. Yanına uçarı biçimde gelen kişinin kim olduğuna bakmak için kafasını kaldırdığında bu kişinin Dimitri olduğunu gördü. Çok sevinçli görünen adam, masanın yanında duran sandalyeye oturdu ve konuşuverdi: "Sen, ben ve Simon için küçük bir parti düzenlemişler, oraya gidiyoruz."
Genç kadın, kaşlarını çatıp burnunu buruşturdu. "Partilerden nefret ederim."
"Bir tek benden nefret etmiyorsun," dedi dudaklarını büzerek.
"Biri daha var."
Dimitri, tepki vermeyen bakışlarla başını sallayınca gözlerini kapatıp açtı. "Onun fotoğrafını bana gösterebilir misin? Sana yardım etmem için görmem gerekiyor. Ayrıca ona ait adresleri bana göndermelisin." Alya, etrafına bakınıp telefonundan Toprak'ın fotoğraflarından birini gösterdi. Dimitri, başını tatminle sallarken, "Evet, bunu da gönder," dedi. "Mostafa'nın etrafını ben de sarayım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUMA KONUŞMAK İSTİYOR
Ficção GeralDuma: Sessizlik meleği "Seni bu duygusallığın bitirecek." Uzun saçlarının bir tutamını parmağında gezdirip ona eğildi ve nefesinin dudaklarına çarpmasına neden oldu. "Ve sen Alya, bitmeye yakın bir mum gibisin." "Halihazırda bitmiştim ama sen yakmay...