~ 31. Bölüm ~

22.6K 1.7K 369
                                    

(multi :Nevâl ve Bâyezid )

Nevâl Çalaphan'dan

Güneşin içimizi sımsıcak ettiği anda kararmış, siyah bulutlara bürünmüştü ömrümüzün göğü. Evvela korkmuş, ağlamıştık lakin sonu rahmet damlalarından bir damla olmuştu. Hattâ iki damla... Evlatlarımız kucağımda huzur içinde yatarken onların kokusunu içime çektiğim an anlamıştım. Her zorlukla beraber bir kolaylık vardı. Ve bu melekler bize cennetten mis kokular getirmişlerdi... Gözlerimi açıp uykumdan gerçek hayatıma uyandığımda evvela gece karası bakışlar karşılamıştı beni. Bir de belli belirsiz tebessümü...

-Günaydın dünya güzelim...'dedi yattığı yerden elini uzatıp yanağıma yaslarken. Bende onun gibi yan döndüm usulca. Yalıda, odamızda ve beyaz tüller arasındaki yatağımızdaydık. Bir iç çektim sessizce. Bakışlarım kalın perdeler çekili pencerelerde gezindi.

-Akşam olmuş sevgilim.' dedim kısık bir mırıltıyla. Beyzâdem dediğimi duymamış gibi bana derin derin bakmayı sürdürüyordu. Birden hareketlenip iri bedenini yatakta kaydırarak bana doğru sokulmuştu. Yanağımda duran eli yavaşça belime kaydı. Ve yüzünü bana iyice yaklaştırırken sıcak nefesi dudaklarıma çarparken fısıldadı.

-Elaların bana her daim seher...'

Dediğiyle yüzüme pamuk şekeri tadında bir gülüş yayılıvermişti. Bedenim hem uykunun hemde bu güzel lakırdıların tesiriyle epey dinlenmişti. Başımı ona doğru yaklaştırırken bitmeyecek bir hasretin kökünü kazımaya meyilliydim. Baş parmağım usulca yüzüne değdi.

-Keşke sende uyusaydın biraz. Gözlerin hala şiş.'dedim gülüşüm bir parça solarken. Yüzünde halen o korkuyu ve yorgunluğu görmek bir parça keyfimi kaçırmıştı elbet. Ama o derince bakışını sürdürdü. Bu kez eli yeni yıkanmış yumuşak saçlarımda gezindi.

-Sizi izledim. Nefesinizi dinledim. Şükrettim...' dedi mecalsizliği sesine vururken. Bir iç çekti derinden. Ve ciddileşti uysal bakışları. Yüzü gerginlik ile kasıldı.'Bayıldığın o an... Gittin sandım Nevâl. Beni, oğullarını ve sevdanı yetim bırakıp gittin sandım. Öldüm sandım şakayık çiçeğim... Nefes alırken öldüm sandım...'

Yine dolmuştu gözleri. Bugün ne çok ağlamıştı. Oysa ki ben onu hiç böyle göreceğimi sanmazdım. Öyle kuvvetli, öyle heybetliydi ki. Ama ağlaması kalbinin ne kadar yumuşak olduğunu, nasıl merhametle dolu olduğunu gösteriyordu. Bende elimi onun yanağına yaslarken iyice sokulmuştum heybetli bedenine. Sevilmek ne güzel şeydi...

-Ben senden hiç gidemedim ki gece gözlü sevdiğim...'dedim içten bir tebessümle. Dolu dolu olmuş gözlerini sıkıca kapatıp dudaklarını alnıma bastırdı. Her hissi tattırıyordu bana. Heyecanı, tutkuyu, kıskançlığı, şehveti, romantizmi... Ama en çokta sevgiyi... Bu yumuşacık sevgisini... Öpüşü ağır ağır sonlanırken iki eli avuçları arasına alıvermişti yüzümü. Islak siyahlar öfkeyle açılıp asıldı yüzüme.

-Gidemezsin de zaten. Bırakmam!'dedi hırsla. Baş parmakları yanaklarımda kıpırdadı.'Her gördüğümde güzelliğine, zarafetine, yüreğine vurulduğum kadının gücüne aşık oldum ben bugün. Küçücük bedeniyle boyundan büyük acılara kafa tutuşuna aşık oldum. Bırakmam... Gitsen bile bil ki bende gelirim ardından...'

Ve kapandı dudakları dudaklarıma. O alışık olduğum sert, tutkulu öpüşü bu kez  aşk ve şefkat doluydu. İncitmekten korkar ama dokunmadan duramaz gibi değdi bana. Ayrılır ayrılmaz da yanında ufacık kalan bedenimi çekip kolları arasında kaybetti. Bir koala gibi üzerindeydim şimdi. Beni tenine yatırmış, burnunu saçlarıma yaslayıp gözlerini kapatmıştı. Birkaç dakika kıpırtısız kaldık öyle. Huzuru katre katre yudumladık sinemize. Bizi ayıransa odamızın kapısının tıklatılması olmuştu. İstemeye istemeye ayrıldık. Bâyezid usulca ayaklanıp kapıya yönelirken ben başımda eğreti duran kırmızı kurdelemi düzelterek oturur pozisyona geçtim. Kocamın açtığı kapıdan güzel eltim başını uzatıp maviş gözlerini kırpıştırarak bakmıştı.

CÂNMÂNÂ - BİR ŞAKAYIK ÇİÇEĞİ MASALI 🎀  (tamamlandı)     MUÂŞAKA SERİSİ 🌿 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin