(multi : Nevâl)
Nevâl Akınşah'dan ✨
Kafamın içini pamuk dolu gibi hissettiren o derin uykudan zar zor aralamıştım gözlerimi. Yaşadığım son bir senenin uzunca bir kabus olmasını, gözkapaklarım ardında bana hala uyanmadığım için kızgın bakan annemin çıkmasını ne de çok istemiştim o an. Lakin elde olan imtihan dolu bir yaşamdı...
Tanımadığım yabancı bir tavan karşılaşmıştı beni yeni güne. Yattığım yerde kolumdaki sızıyla fırlayıp etrafıma dehşetle bakmıştım. Kızım! Zeynep'im neredeydi benim? Ben böyle derin derin uyurken o ne olmuştu? Peki ya burası neresiydi böyle? Bir an sakinleşmeye çalışarak kesik nefesler eşliğinde baktım çevreme. Bir hastane odasıydı burası. Ve küçük kızım yatağın az ilerisinde duran küçük beşiğe ancak sığmış vaziyette uyuyordu.
Derin bir oh çekerek yaslanmıştım geriye. Kolumda bitmek üzere olan bir serum takılıydı. İyi de neden buradaydım ben? Başımı ellerim arasına alıp düşünmeye çalıştım. Eve giderken sokağın kıyısında gözlerimin karardığını hatırlıyordum. Gerisi boş... Sadece bir ses çınlıyordu zihnimde. Bir ses ama rüya mı gerçek mi ayırt edemediğim, kalbime yıllar yılı taht kuran beyzâdemin sesiydi sanki...
İster istemez gülmüştüm kendime. Senelerdir yurtdışında olan bir adamın sesini nasıl duyacaktım ki ben? Beş sene evveldi gidişi... Ablam benim üzülmeme dayanamamış, cemiyet arkadaşlarının ağzını arayarak öğrenmişti gideceğini. Ve gitmişti de. Oradaydım... Tüm ailesi onu uğurlarken bir köşede gözyaşlarım ile veda etmiştim yüreğimin kıymetlisine. O duymamıştı ama olsundu...
Ben derin düşüncelere dalmışken girivermişti beyaz kıyafetli bir hemşire içeriye. Benim uyandığımı görünce küçük bir tebessüm etmiş ve biten serumu çıkarmıştı. Sağolsun yoldan geçen genç bir adam getirmişti beni hastaneye. Hatta neyim olduğunu öğrenene kadar sabırsızlıkla beklemiş, Zeynep'le de fazlasıyla ilgilenmişti. Ama kısmet bu ya ben uyanmadan bir saat evvel gelen acil bir telefon ile gitmek zorunda kalmıştı. Bir teşekkür bile edemediğime hayıflanmıştım. Üstelik kim olduğunu bile bilmiyordum. Allah'ın yardımsever kullarından biri diyerek hayır duası etmiştim hakkında. Sonra da kızımı alıp hastaneden ayrılmıştım.
Hastanenin yakınından bir minibüse binip doğruca mahalleye gitmiştim. Madam dün gece eve gelmediğim için hem meraklanmış hemde sütünü içemediğinden rahatsızlanmış olmalıydı. Ben onlara iyi bakabilmek için önce kendime iyi bakmalıydım aslında. Doktorun dediğine göre baygınlık sebebim hem açlık, hemde uykusuzluktandı. Bedenini çok yormuş ve vitaminsiz bırakmışsın diyerek kızmıştı bana. Ah ah, oysaki bilmiyordu yaşadığım cendereyi... Benim değil kendime iyi bakacak, banyoya girip kafamı aynaya çevirecek halim yoktu ki...
Hızlı adımlarla ilerliyordum ara sokakta. Başımın içi saman dolu gibi hissettirse de dün gece yediğim bilmem kaç serum sonrası biraz daha kuvvetli hissettiğim açıktı. İçinde dün akşam aldığım süt ve mamanın da durduğu büyük çantamı omzuma iyice yerleştirmişken içinden duyduğum mesaj sesiyle dikkatim dağılmıştı.
Bugün anaokulu tatildi. Ama her ihtimale karşı gelen mesaja baksam iyi olacaktı. Kolumu çantamın içine uzatıp telefonu elime aldım. Gelen mesajı okuduğumda ise yüzümde istemsiz bir gülümseme oluşmuştu. Okulun kuruluş yıldönümü sebebiyle yarı maaş ikramiyenin maaş hesabıma yattığını haber veriyordu. Allah'ım çok şükür ! Gidip hemen marketin borcunu kapatabilirdim!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CÂNMÂNÂ - BİR ŞAKAYIK ÇİÇEĞİ MASALI 🎀 (tamamlandı) MUÂŞAKA SERİSİ 🌿
SpiritualHayaller Zümrüdü Anka kuşunun rengarenk tüyler ile bezeli kuyruğuna tutunup, Kaf Dağı ardına uçmak gibiydi bazen. Benimde hayallerim vardı, en toz pembesinden... Anaokulu öğretmeni olmak istemiştim ben hep. Onlarca çocuğun annesinden sonra annesi ol...