(multi : Nevâl )
(Bölüm müziği: Öykü Gürman - Kül oldum)Nevâl Çalaphan'dan ✨
Köhne bir depoda açtım gözlerimi. Bozuk florasanların yarım yamalak aydınlattığı karanlık ve pis bir depoda. Kafamın içi eterin etkisiyle sisli dumanlıydı. Oturduğum taştan doğrulup etrafıma bakındım. Ayağımdan zincirlemişti beni. Tıpkı barbar medeniyetlerin işkence ettiği kölelerine yaptığı gibi ayağımdan duvara zincirlemişti. Çok geçmeden açıldı deponun diğer ucundaki demir kapı. Yanında beni kaçıran siyah giyimli adamlardan biriyle Beylem girdi içeri.-Ooo. Canım kız kardeşim uyanmış sonunda. 'dedi ehlikeyif bir vaziyette. Yine tıpkı annesi gibi giyinmiş, gittikçe ona benziyordu. Elinde patlayan planıyla boş durmamış, hemen harekete geçip yeni bir plan yapmıştı. Ama bu da elinde patlayacaktı. Tükürür gibi baktım yüzüne.
-Ne yaptığını sanıyorsun sen? Daha ne kadar ileri gideceksin? Bırak gideyim. Başına daha fazla bela açmadan bırak beni gideyim.'dedim tiksinir gibi bir tonla. Sinir bozucu bir gülüşle salladı başını. Elini adamına uzatıp, beyaz bir dosya aldı eline. Bana gösterir gibi neşeyle salladı.
-Gideceksin. Tabii Akınşah Holdingi bana verdiğinde gideceksin. Hepsini istiyorum, herşeyi. ' Gözlerinde gördüğüm hırs korkutuyordu beni. Hayatını heba etmiş ama farkında bile değildi. Babamın onayını alarak kurduğu yuvasını kirli planlarla dağıtmış, acınacak haldeydi. Başımı iki yana olumsuz anlamda salladım.
-Sana onları asla vermeyeceğim. Mal sevgimden değil, bize güvenip yıllarca emek veren, evine ekmek götüren insanlar için vermeyeceğim. 'dedim tok bir sesle. Uzağımda duruyor, bana yaklaşmıyordu bile. Dediğimle az evvelki sinsi gülüşü silinmiş, öfke dolmuştu göz bebekleri. Dişlerini sıkıp hırsla bağırdı.
-Orası babamın şirketi! O malda benimde hakkım var! '
Vardı... Vardı ama çoktan tüketmişti o hakkını . Üstelik ben beş kuruşsuz ve küçücük bir bebekle sokakta kalırken, yüzüme bile bakmamış olmasına rağmen yine de vermiş, öfkemin esiri olmamıştım.
-Ben senin hakkını verdim!'dedim onun gibi bağırırak. 'Verdim ve tıpkı Asrın'dan aldığın hisseler gibi onları da batırdın. Kumara, oraya, buraya... Daha çok mal hırsı uğruna tükettin elindekini!'
Bilsem ki o kadından uzak durup tertemiz bir sayfa açacaktı kendine, verirdim neyim varsa. Ama yapmayacaktı. Kurtulamayacaktı o kadın ve hırslarından. Görünmez bir zincirle bağlıydı ona. Nereye çekerse oraya gidiyor, ne isterse onu yapıyordu. Ama bunu bilmeye tahammülü yoktu. Elleri fönlü kızıl saçlarına dalarken çığlık atarcasına bağırdı karşımda.
-Sanane! Sanane ne yaptığımdan sanane! 'dedi tahammülsüzce. Doldu gözlerim... Onunla olan güzel anılarımız canlandı zihnimin gerilerinde. Ona, güzelliğine, zekasına hayran olduğum o küçük Nevâl geldi aklıma. Zorlukla yutkundum.
-Abla...'dedim titreyen sesimle. Bir inci tanesi aheste süzüldü yanağıma. Donup kalmış, dolu dolu gözlerle bakıyordu yüzüme.'Hatırlıyor musun, annen hiçbir doğum gününde senin yanında olmamıştı. Her defasında bu kez gelecek diye bekler, sonra yine annemin kollarında ağlarken uyur kalırdın. Gelmedi! Doğurduğu günü hatırlayıp gelmedi! Ve şimdi sen ona kapılmış, kendini mahvediyorsun... Yapma!'
Gözyaşları süzüldü yanaklarına. Düşmüştü mutsuzluğunu gölgeleyen maskesi. Dudaklarını birbirine bastırarak başını sallamış, makyajını umursamadan elinin tersiyle silmişti ıslak gözünü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CÂNMÂNÂ - BİR ŞAKAYIK ÇİÇEĞİ MASALI 🎀 (tamamlandı) MUÂŞAKA SERİSİ 🌿
SpiritualHayaller Zümrüdü Anka kuşunun rengarenk tüyler ile bezeli kuyruğuna tutunup, Kaf Dağı ardına uçmak gibiydi bazen. Benimde hayallerim vardı, en toz pembesinden... Anaokulu öğretmeni olmak istemiştim ben hep. Onlarca çocuğun annesinden sonra annesi ol...