İTALYA
Deniz bir şeyler içmek için girdiği kafede, bir yandan önündeki menüye bakıp, bir yandan da telefondaki ikizine laf yetiştiriyordu, “Ya deli misin nesin? Oldu canım patronu tavlar, sana da birini ayarlarım artık,” diye gülerek çıkışıp, konuşmasının ardından kahkaha attı. İkizi ona Türkiye’ye döndüğünde yeni başlayacağı işindeki patronunu resmen tavla diyordu.“Evde kalacağız kızım, söyleyin ben sana” dedi Kumsal sinirle. Tek hayali nedense evlenmekti. Romantik, anı yaşayan, deli dolu, aşkın her rengini taşıyan, tutkulu, neşeli, yakışıklı ve bu dünyada her şeyden çok kendisini seven bir kocası olsun istiyordu, çok mu şey bekliyordu?
“Kalmayız evde merak etme. Hem ne biliyorsun, belki patronum kel, uyuz, şişko biri ya da babacan tavırlı bir ihtiyar, ya da ne bileyim evli falan? Yok yani var bende o boktan şans!”
Yanındaki pencerede biriyle telefonda konuşan genç adam kıza döndüğünde göz göze geldiler ve adam o an İtalyancayla “Hayatımda gördüğüm en güzel şey...” diye mırıldandı.Ama Deniz adamın yakışıklılığından o kadar etkilenmişti ki söylediklerini çok da anlamamıştı, “Kumsal...” dedi inler gibi, “Bak şuan karşımda biri var. Galiba İtalyan. Çok seksi bir şey. Bir İtalyanca konuşması var yemin ederim kıtır kıtır yersin. Telefonda biriyle konuşuyor kız. Çok tatlı. Acayip bir yaratık. Hii eller günahkar, ben onlardan beter. Adam ise günaha davetiye çıkaran bir mahluk yani. Allah affetsin.”
Kumsal “Kızım saçmalama adam duyacak,” diye azarladı kızı.
“Ya İtalyan diyorum, nereden anlasın beni?”
“Sen İtalyan damat getir de babamla annem seni kıtır kıtır yesin. Yeminle hamsi tava yaparlar seni. Hele ninem, ikinizi de Karadeniz’in sularında boğar. Akdeniz çocuğuna yazık olmasın. Onlar Karadenizin hırçınlığına alışık değiller. Boğulurlar.”Deniz kriz geçiriyordu gülmekten. “Kızım valla bu adam benimle evlensin dünyayı yakarım bunun için, nenemin hep bizi tehdit ettiği o bokli donlarını bile yıkarım. Dehşet diyorum kızım sana. Adam da bir dudak var, gel beni öp diye yalvarıyor. Hele de tipi, ‘Benimle evlenir misin?’ diye sor bana diyor ve inan şu an bunu yapacak moddayım yani, sen düşün nasıl bir şey.”
“Sen yine de ondan bekle teklifi bence.”“Neyse Kumsal kapatıyorum. Abime de söyle her şey yolunda, hafta sonu dönüyorum. Bıdıkları da yerime öp.”
“Tamam canım. Sende o taşı yerime öp.”
“Kendim kendime öperim. Sana ne oluyor acaba?” deyip başını sağa sola sallayarak kapattı. “Deli mi ne? Onun yerine öpecekmişim, bak hele!”Adamın göz ucuyla ona baktığını görünce birden ciddileşti. Anlaşılan onunda ilgisini çekmişti. İlk geldiğinde de bir kaç bakışını yakalamıştı ama önemsememiş, tesadüf sanmıştı. Şimdi daha bariz bakıyordu. Alışkındı Deniz. Güzelliğinin farkında olan bir kızdı. Her girdiği ortamda Kumsal’la dikkat çeken farklı bir tarzları ve güzellikleri vardı.
Genç adam telefonu kapatıp kızın masasına yanaştı ve İngilizceyle “Merhaba,” dedi.Deniz şaşırsa da hatta heyecandan kalbi deli gibi atsa da çok renk vermeden “Merhaba,” diye nazik bir şekilde cevapladı. Etkilendiğini çok belli etmese iyi olurdu.
“Oturabilir miyim?”
“Elbette, lütfen buyurun.”
Genç adam kızın karşısındaki sandalyeye oturup, “Peki size bir kahve ikram edebilir miyim?” diye sordu.“Olur, sade lütfen.”
Adam elini kaldırıp garsonu çağırdı ve ikisine de sade kahve siparişi verdi. Sonra yeniden kıza döndü, “Adınız?”
“Deniz. Sizin?”
“İlkan,” dedi kısaca.
“İlkan mı?”“Evet.”
“Türk mü-“
“Ah hayır, Ben biraz sıkıntılı doğmuşum. O zamanlar Almanya’daydık. Bir Türk hayatımı kurtarmış. Adı da İlkan’mış. Onun adını vermişler bana.” Ah annesi sürekli bu anısını anlatır dururdu.
“Ne ilginç.”
“Kader.”“Evlen benimle. İnsan ırkına yazık. Sen sürekli üremelisin.” Tabi Deniz bunu Türkçe söyledi. İlkan ise sadece gülümsedi.
“Türkçe biliyor musunuz?” diye sordu. Tedirgindi. Biliyorsa ayvayı yemişti.
“Yo, hayır. Sadece ‘Merhaba’ diyebiliyorum.” Merhabayı aksanlı söylemişti bilerek.Rahatladı Deniz. Sonra sohbet etmeye başladılar. İlkan bu kızı gördüğü anda farklı bir şey hissetti. Ne olduğunu anlamasa da kızın peşini bırakmayacaktı. O kesindi...
*
Elbette Deniz adamın yeni patronu İlkan Soydere olduğunu bilmiyordu henüz... İkisinin de bu gerçeği öğrenmeleri biraz tuhaf olacaktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EDA ŞAHİNOĞLU HİKAYE TANITIMLARI (M.S.Y.)
ParanormalEDA ŞAHİNOĞLU HİKAYE TANITIMLARI... BÜYÜK SEVDALARIN TARİFSİZ DUYGULARIN ATEŞLE DANS EDEN TUTKULARIN İNKAR EDİLEN İNATÇI AŞKLARIN MUTLU SONLARLA SÜSLENMİŞ HİKAYELERİNİN ADRESİ... *Henüz başlamamış olan seri ve kitapların tanıtımları bulunmaktadır. S...