Bu alıntı ile o alıntı arasında kalmıştım. Önce onu paylaşmaya karar verdim, ama dayanamadım bunu da paylaşıyorum :)
-*-
“Tamam abla, Pelin’i alıp direkt eve getireceğim. Hiçbir pizzacı ya da her hangi bir hamburgerciye götürmeyeceğim, çünkü eminim evde sıkıcı brokoli ile çorbasını içmesi gerekiyordur.”
“Orhan!” diye uyardı onu ablası. “O daha çocuk, sağlıklı beslenmesi gerekiyor. Yiğit söyledi, geçen onları pizzacıya, ardından da pastaneye götürmüşsün. Bütün gece kustu çocuk.”
Orhan yüzünü buruşturdu, “Oğlun sevgili kibarcık kocana çekmiş. Midesi ‘hassas’,” dedi vurgu yaparak. “Beyimiz sağlıklı beslenme uzmanı ya, çocuğu da kendine benzetmiş. Çocuk onlar daha çocuk. Oğlun pizzaya uzaydan inen araç muamelesi yaptı. Pasta ile tanışmalarını söylemiyorum bile. Görgüsüz yetiştiriyorsun çocuklarını. Onun yaşındakiler keki aşmış, onlara isimler bile takmışlar.”“Tabi, sen bilmezsin, çocuklar bu yaşta beyin ve beden gelişimleri için sağlıklı beslenmelidirler.”
“Arada sağlıksız ve eğlenceli yemek yemelerinde bir sakınca yok bence. Bu kadar sıkıcı olma! Çok değiştin sen evlendikten sonra çok. Hayır, seni o yarım doktora vererek hata ettik biz. Nerede o sokaktan soğanlı yarım köfte yiyen Oya acaba?”
“Kızımı al ve doğru eve getir Orhan!”
“Emredersin komutan hanım!” telefonu kapattıktan sonra ona doğru koşan kıza kollarını açtı.
“Dayıcığım!”“Pelom benim!” diyerek kucağına aldı ve yanaklarını öptü. “Nasılsın prensesim?”
“Pizzacıya mı gideceğiz?”
Orhan yüzünü buruşturdu, “Annen brokoli haşlamış ve çok ama çok sıkı-sağlıklı çorba yapmış sana elleri ile. Oh mis.”
“Yaa! Böö...” dedi kız dudaklarını büzerek.
“Geç kalmayın diye özellikle vurguladı prenses, üzgünüm.”Dayısının kucağından inen kız şeytanca gülümsedi, “Geçen yaptığımız gibi yapalım. Yolda sipariş ver, oraya gidene kadar olur, sonra alır eve gidene kadar arabada yerim.”
Orhan başını sağa sola salladı, harika yeğenine kendine benzetmişti. Sahtekar olmuştu bayağı. “Sonra evde o yemekleri yemiyorsun, annen beni fırçalıyor küçük hanım-” demişti ki arkada bir hıçkırık sesi duydu ve dönüp baktı. Küçük bir çocuk yüzünü eli ile kapatmış ağlıyordu. “Bekle prenses,” diyerek çocuğun yanına gitti, “Hey ufaklık ne oldu?” diye sordu. Çocuk ellerini yüzünden kaldırınca Orhan kaşlarını çattı, “Totolu kekçi çocuk. Vay...” dedi.Küçük çocuk burnunu çekti, “Popiş kek, amma da anlamıyorsun. Kaç kere söyleyeceğim.”
“Tamam, özür dilerim,” derken ellerini havaya kaldırdı. “Neden ağlıyorsun?”
“Fatoş beni almaya gelmedi. Terk etti beni.”
Orhan anlamıyormuş gibi baktı çocuğa. “Fatoş kim ki?” önünde eğildi ve “Tamam, şöyle yapalım,” dedi. “Annenin babanın adı ne? Telefon numaralarını biliyor musun? Arayalım hemen.” Sonra arkasındaki okula baktı. “Güvenlik sıfır!”
“Annemin adı Fatoş işte. Babamın adı da Şerefsiz Kaan, annem hep öyle der ona. Annemin numarasını biliyorum, ama babam uzayda, orada telefon yok her halde.”“Muhakkak.”
“Annem hep uzaylı der ona.”
“Ne tatlı bir aile,” dedi kendi kendine gülerek. Sonra telefonunu çıkardı, “Tamam annenin numarasını söyle, hemen arayalım.”
Çocuk numarayı söyleyeceği an arkadan kadın, “Selim!” diye bağırarak geldi.
“Fatoş!”
Orhan arkasına dönüp baktı. Kadın da şaşkınlıkla bir adama bir oğluna bakıyordu. Bu adamın burada ne işi vardı? Rüyasına geldiği yetmiyormuş gibi, aman ne hoş...BİR AYRILIK MASALI yakında...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EDA ŞAHİNOĞLU HİKAYE TANITIMLARI (M.S.Y.)
ParanormalEDA ŞAHİNOĞLU HİKAYE TANITIMLARI... BÜYÜK SEVDALARIN TARİFSİZ DUYGULARIN ATEŞLE DANS EDEN TUTKULARIN İNKAR EDİLEN İNATÇI AŞKLARIN MUTLU SONLARLA SÜSLENMİŞ HİKAYELERİNİN ADRESİ... *Henüz başlamamış olan seri ve kitapların tanıtımları bulunmaktadır. S...