💋TUTKU SERİSİ 💋 DÜN, BUGÜN VE YARINIM - ALINTI II

796 137 14
                                    

Yoğunluğumdan dolayı bölüm yazamadım bu hafta, ama en azından değişik bir alıntı paylaşayım dedim... Hikayemizin ikinci kahramanlarını tanıyalım...

-*-

Adam taksiden inip etrafına bakındı. Derin bir nefes alıp verirken temiz havayı içine çekti. Burası gerçekten tam aradığı yerdi. Bahçede hızla yürürken ağacın altında oturmuş önündeki kağıda hızlı hızlı bir şeyler yazan kız dikkatini çekmiş, durup onu izlemeye başlamıştı. Sonra dayanamayıp yanına gitti ve önünde çöktü.
“Merhaba.”

Kız başını kaldırıp yana eğdi ve boş gözlerle adama baktı. Sonra yeniden önündeki kağıda bir şeyler yazmaya başlayınca adam gülümsedi ve kelimesini yeniledi, “Merhaba.” Ve dikkatini çekmek için kendini tanıttı, “Ben Barış. Tanışalım mı?”
Kızın elinden kalem düştü. Sonra dolu dolu gözlerle baktı ona ve başını sağa sola salladı. “İstemiyorum.”
Barış kızın elindeki kağıdı almak için ucundan tuttu, “Okumama müsaade eder misin?” bu sefer başını aşağı yukarı salladı ve kağıdı bıraktı. Barış aldığı kağıdı kendine çevirdi ve kızdan gözlerini ayırıp, yazılanları okudu.

“Herkes gider gitmek istedikten sonra...
Aklını kaybedersin,
Ağlarsın...
Acı çekersin...
Geberirsin...
Ama o yine de gider...
Yavaşlamaz adımları...
Acımaz sana...
Acımaz canı...
Can çekişirsin karşısında,
Kuş gibi çırpınırsın...
Ama o görmez seni,
Fark etmez ardından eridiğini,
Bittiğini...
Ben bittim...
Bittiğim yerde kendimi uçurumdan boşluğuna bıraktım.
Keşke tutmasaydılar elimi...
Hak etmiştin ölümümü,
Bu acıyla, bu vicdan azabıyla yaşamayı hak etmiştin...
Sen –

“Çok güzel yazmışsın.” Yutkundu ve kağıdı kıza uzatıp, “Bitmiş halini de okumak isterim,” dedi.
“Daha çok var ki...” derken ilk kez gülümsemişti. “Adım Ömür benim.”
Barış kızın gülümsemesi ile gözlerini yumdu. Neden canı yanmıştı ki... “Giden kim Ömür?”
Bu sefer kızın bakışları acıyla kaplandı ve yeniden yazmaya devam etti hızlı hızlı... Barış cevap alamayacağını anlayıp kalktığında kız fısıltıyla mırıldandı.
“Herkes gider...”

“Hayatına yanlış kişileri sokmuşsan, gider ve Ömür... Bırak onlar gitsinler zaten. Bizim yanlış insanlara ayıracak vaktimiz yok.”
“Sen doktor musun?” diye sordu. Başını kaldırıp gözlerini güneş yüzünden kısarak adama bakıyordu.
“Arkadaş diyelim,” dedi göz kırpıp gülümseyerek. “Görüşürüz,” deyip onu merdivende bekleyen kadının yanına gitti.

Bu hastaneyi açmaya karar verdiğinde önce iki arkadaşı şaşırsa da aslında ne kadar doğru bir karar verdiğini şuan görüyordu. Üç ortak açmışlardı bu sene burayı. Doğanın içinde, ağaçlarının arasında, renkli ve iç açıcı bir yerdi. Bir hastaneden çok otel rahatlığındaydı. Hastalarının hızla iyileşmesi ya da en azından kendilerini iyi hissetmelerini sağlayacak bir yerdi. Burası Dr. Mithat Eryurt Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesiydi.

“Hoşgeldiniz doktor bey,” dedi kadın elini uzatırken.
Barış elini uzattı, “Ruh Sağlığı ve Hastalıkları uzmanı Barış Akın Eryurt.”
“Memnun oldum Barış bey. Bende hastanenin yönetim müdürü Sinem. Kaç gündür geleceğinizi duyuyordum. Çok memnun oldum.”

“Bende Sinem hanım,” merdivenlerden çıkarken bir yandan da talimatlarını sayıyordu. “Hastaların dosyalarını istiyorum. İyileşme sıralamasının özellikle yapılmasını istemiştim.”
“Evet, Murat bey iletmişti. Hepsi hazır. Şimdi yollarım.”
Adam durup arkasına, ağacın altındaki kıza baktı. Ömür, diye geçirdi içinden. Kız hala bir şeyler yazıyordu. “Tamam, hepsini on dakikaya masamda istiyorum. Hikayeleri ile birlikte.”
“Peki efendim.”
“Bir de sert bir kahve, başım çatlıyor. Yolculuk yordu beni.”
“Hemen.”

Barış odasına girip elindeki çantasını yana attı ve yerine geçip oturdu. Dirseklerini masaya dayarken bir yandan da eliyle alnını ovalıyordu. Şuan başını ağrıtan neydi çok ama çok merak ediyordu. Yolculuk mu sarsmıştı onu yoksa ağacın altında oturan sarı saçları, beyaz elbisesi ile melek gibi görünen kız mı?

DÜN, BUGÜN VE YARINIM... Yakında...

EDA ŞAHİNOĞLU HİKAYE TANITIMLARI (M.S.Y.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin