🤴👸PRENS VE PRENSES SERİSİ 🤴👸 BEYAZ ATLI PRENS - ALINTI & TANITIM I

707 120 24
                                    

Asiye önündeki tepeciğe bakıp, ofladı. “ Şuraya da bir merdiven yapamadılar. Hayır, yağmurdan sonra böyle toprak kaygan oluyor, çıkamıyorum. Sonra Hulusi amcanın merdivenini ödünç alınca da köyde adımız merdiven hırsızına çıkıyor iyi mi?” yandaki evin bahçesindeki merdiveni kendi malıymış gibi rahatlıkla alıp, tepeciğe götürürken Hulusi beyin sesini duydu.
“Kız Asiye! Getir şu merdiveni.”


Asiye koşarak tepeciğe gelmiş, merdiveni de oraya dayamıştı bile, “Hulusi amca, valla ödünç alıyorum, çalmıyorum ki!”
“Kız buraya getirip, bırakıyorsun, sonra da kaçıp gidiyorsun!” diye bağırdı yukarı çoktan çıkan kıza.
“Ee Hulusi amca, inip tekrar götürürsem, tekrar çıkmak için tekrar gidip almam getirecek. Deli miyim ben? Dönüşümde de çoktan almış oluyorsun, ben ne yapayım?”

Adam bir an düşündü, kız haklıydı. “Bir daha alırsan, bak o ayaklarını nasıl kırıyorum. Haylaz hergele! Babanın erkek çocuğu yok diye üzülmesin, on erkeğe bedelsin maşallah.”
“Maşallah maşallah!” dedi ve koşarak arkadaşının evine giderken ilerideki yıllarca sahipsiz olan tarladaki genci gördü. Güneşten korunmak için elini alnına koyarak ona bir süre baktı. Ne yapıyordu bu Allah aşkına? Hiç mi toprak görmemişti hayatında. Sonra tanıdı çocuğu. Bu yeni gelen ailenin büyük oğluydu.

“Şehirli züppe seni...” diye mırıldanıp çitlerin oraya giderek yaslandı, “Şişt! Şehirli züppe, o toprak öyle budanmaz. Budasan da ondan bir halt olmaz!”
Miran küreği toprağa saplayıp, ellerini de küreğin üstüne yasladı, güneşten kamaşan gözlerini kısarak kıza baktı, “Gel kendin yap o zaman,” dedi gülerek.
Asiye kaşlarını havaya kaldırdı, ukala mıydı bu adam? Ya da kendine fazla güveniyordu anlaşılan. “Yok ya, senin boklu tarlanı neden ben buduyormuşum?”

“Çünkü burası köy ve bildiğim kadarı ile köyde insanlar yardımsever olurlar. Ama anlaşılan sen çok da yardımsever değilsin.” Küreği kenara atıp, kızın yanına geldi ve pantolonuna elini silip, kıza uzattı, “Ben Miran.”
Asiye adamı gözleri ile tartıp, eline baktı ve sıktı, “Asiye.”
“Asiye...” diye mırıldandı adam. Adına çok yakışır bir kızdı. “Memnun oldum Asiye. Şimdi tanıştığımıza ve arkadaş olduğumuza göre bana yardım edecek misin?”
“Bok edeceğim. Sana yardım falan etmeyeceğim şehirli züppe. Nereye geldiysen oraya defol git!” diye bağırarak oradan hızla uzaklaştı. Korkmuştu çünkü Asiye, eli adamın eline değdiği an yanan avcundan, deli gibi atan kalbinden korkmuştu. Ölüm müydü bu, yoksa çok ama çok başka bir şey mi bilemedi...

***

Babalarının iflası ile bir gecede tüm hayatları değişen iki kardeş. Miran ve Miray...
Altlarından son model arabaları alınmış, evleri, yatları, katları... Her şeyleri bir silgiyle silinmiş gibi bir anda yok olmuştu. Geriye sadece dedelerinin köydeki evleri kalmıştı. Babası da ertesi gün geriye kalan parası ile küçük bir araba aldı ve çocuklarına hiçbir açıklama yapmadan onları da yanına alarak köye getirdi. Ama onları ufak, -hayır büyük ve sevimsiz bir sürpriz bekliyordu...
“Bundan sonra burada yaşayacağız çocuklar...”
İki genç önce birbirlerine, sonra eve en sonda babalarına bakıp, “Ne?” diye bağırdılar.

BEYAZ ATLI PRENS YAKINDA...

EDA ŞAHİNOĞLU HİKAYE TANITIMLARI (M.S.Y.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin