Aradan üç gün geçmişti, Karan yine onun mezarlığındaydı.
“Buraya son gelişim, gidiyorum. Bencilce biliyorum ama senin toprağın altında olduğun bu şehirde duramıyorum güzel gözlüm. Gözünün değdiği yerlere, elinin dokunduğu nesnelere, nefesinin karıştığı havaya daha fazla tahammül edemiyorum. Ne zaman dönerim hayata ve buraya şimdilik bilemiyorum. Ama şuan döneceğimi hiç sanmıyorum. Kalbin... Kalbin, başkasının içinde atıyor. Bunu asla istemedim ve çok öfkeliyim. Çünkü o benim olmalıydı, benim için atmalıydı. Kalbini aldılar senden, ama üzülme çünkü ben kalbimi seninle birlikte bu toprağın altına koydum. Seninle birlikte, senin adınla atacak, senin için atacak. Şimdi gidiyorum. Kendime hiç iyi bakmayacağım ve her sabaha senin adınla uyanacağım. Sen beni sevmedin ama ben senin sevginle yok olacağım. Hoşçakal Cansu’yum.”
Mezarlıktan sonra hastahanenin önüne geldi ve bir süre içeri girmeden bekledi. Sonra yavaş adımlarla içeri girdi. Kızın adını bile bilmiyordu, ama abisinden hala yoğun bakımda yattığını öğrendi. Asansöre binip, yoğun bakım katında indiğinde o tarafa doğru yürüdü. Kızın ailesini gördüğünde tanıdı. Yanlarına gitti.Adam Karan’ı gördüğünde ayağa kalktı. “Başınız sağolsun evladım. İçimizdeki sevinç hep buruk. Gencecik kızdı. Keşke başka şartlarda tanışsaydık.”
Karan yutkundu. Yoğun bakımdaki kıza baktı. Yüzü çok soluktu, gözleri kapalıydı.
“Uyanmadı mı?”
“Hayır, doktorlar bilerek uyutuyor. Bedeni çok yorulmuş ve kalbi...” dedi yutkunarak. Karan da gözlerini acı ile yumup, dudaklarını birbirine bastırdı. Sonra adam devam etti, “Yani nakil yeni olduğu için bedeni alışana kadar uyuması daha iyiymiş. Bir-iki güne uyandıracaklar.”“Kızınızın kalbini dinleyebilir miyim?” diye saçma bir soru sordu. Şuan buna çok ihtiyacı vardı.
Adam şaşırmış gibi baktı. Sonra karısının kolunu sıkması ile, başını aşağı yukarı salladı.Yavaş adımlarla odaya yaklaştı ve steril sıvı ile ellerini yıkadı, giysilerini giydi ve içeri girdi. Odanın içindeki sesler bir an sendelemesine neden oldu. Sonra ekrandaki kalp atışını gösteren cihaza baktı. Acı bir şekilde gülümsedi.
Kızın yanına geldi. Yanına çöktü. “Merhaba adsız melek. Adını bilmiyorum. Açıkçası sormak da hiç aklıma gelmedi. Ama sen onun kalbini taşıyorsun. Hiçbir zaman bana ait olmayan kalbi. Sana kızgınım. Nedenini bilmiyorum. Halbuki bu oyundaki en masumu sensin. Ama kızgınım işte. Belki en kolayı olduğu içindir. Çünkü çok yorgunum.” Derin bir nefes alıp verdi, “O kalple kimbilir kimleri seveceksin. Benim olmayan bir kalple. Ama değecek insanları sev, olur mu? ” Sonra kulağını onun kalbine yaklaştırdı ve dinlemeye başladı.
Gözlerinden yaşlar akıyordu. Kalbine veda ediyordu. Bu kalp zamanında sevdiği kadının bedeninde atıyordu. Ama artık bir yabancının bedeninde ve kimbilir hangi aşklara atacaktı. “Onun kalbini üzme, kimsenin de üzmesine izin verme. Hoşçakal...” deyip, hızla çıktı odadan. Ailesine bakmadan hastahaneden dışarı attı kendini ve arabasına atlayıp, artık hayatını sürdüreceği, yalnızlığına yol aldı.
???
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EDA ŞAHİNOĞLU HİKAYE TANITIMLARI (M.S.Y.)
ParanormalEDA ŞAHİNOĞLU HİKAYE TANITIMLARI... BÜYÜK SEVDALARIN TARİFSİZ DUYGULARIN ATEŞLE DANS EDEN TUTKULARIN İNKAR EDİLEN İNATÇI AŞKLARIN MUTLU SONLARLA SÜSLENMİŞ HİKAYELERİNİN ADRESİ... *Henüz başlamamış olan seri ve kitapların tanıtımları bulunmaktadır. S...