"O çok sevdiğin şeyi kaybetmemek için gösterdiğin uğraş boşa çıkınca, elinin altındaki her şeyi devire devire yürümeye başlıyorsun..."
Ada'nın vurulmasının üzerinden tam üç saat kırk beş dakika geçmişti. Kolumdaki saate son kez bakıp ayağa kalktım. Ömer duvara yaslanmış, gözleri yerdeydi. Üzeri kan içindeydi. Yanına yaklaştığımda elimle koluna dokundum.
Sanki bir rüyadan uyanırmış gibi sıçradı. Gözlerini gözlerimle buluşturduğunda acısına bir kez daha şahit oldum. "Biraz oturmak ister misin?" Diye sorduğumda kafasını olumsuz anlamda salladı. Üstelemedim. Koluna girip omuzuna kafamı yasladım.
Yere çökmüş Arda'ya kaydı ardından gözlerim. Aralarında şu an en hissiz duran Ardaydı. Sanırım şoktaydı. Ardından Yiğit'e baktım kafasını ellerinin arasına almış yeri izliyordu, düşünüyordu. Yanında Minel vardı. Destek oluyordu.
Kulakları sağır eden sessiz bekleyiş devam ediyordu. İçeriden hemşire aniden çıktığında Ömer'de yerinden doğruldu. "Ne oluyor?" Diye sormuştu ama hemşire cevap vermedi. Yiğit ve Arda'da ayağa kalkmıştı. "Sakin olun." Konuşan kişi Karan'dı.
Bir süre sonra doktor içeriden çıktığında üzgündü. Bir şeylerin ters gittiğini anlamıştım. "Durumu nasıl?" Yiğit sormuştu. "Maalesef." Dediğinde duvara yaslandım. Devamını duymak istemiyordum. "Hastayı kaybettik." O an her şey yavaşladı sanki. Dünya durdu. Ömer, Yiğit ve Arda şaşkınlıkla doktora bakıyorlardı. Kız kardeşlerini kaybetmişlerdi.
Gözümden akan yaşları durduramıyorum. "Yaşıyordur, bir daha bakın." Diyen Arda'yı Karan tuttu. Gerçek dünyaya dönmüş gibiydi. "Biz elimizden gelen her şeyi yaptım ama kurtarmadık." Doktor tekrar baş sağlığı dilediğinde Ömer hareketsiz duruyordu. Arda yere çökmüş ağlıyordu.
Ömer yavaşça hareket edip yürümeye başladığında onu izliyordum. Bende peşinden gittim. Bahçeye çıktığında biraz ilerledi ve duvarın dibine oturdu. "Ada'm öldü." Demesiyle ağlaması bir oldu. Ömer hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.
Hızla yere çöktüm. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Ömer'i ilk kez ağlarken görüyordum. Hayatındaki en değerli varlıkları kardeşleriydi ve gözünden sakındığı Adasını kaybetmişti. Son zamanlarda aralarında ki olan soğukluk şu an Ömer'i mahvediyordu. Tam karşısına oturup Ömer'i izledim. İçini boşaltmasını bekledim. Çünkü eminim ki buradan çıktıktan sonra bir daha ağlamayacaktı. "Çok küçük o, ölemez." Dediğinde ağlamam şiddetlendi.
"Ömer.." elini tuttum. Devam edemiyordum. Kafasını göğüsüme yatırdım. "Ağla." Diyebilmiştim sadece.
Ne kadar bu şekil durduk bilmiyordum. Ömer kendine geldiğinde yeri seyrediyordu. Göz yaşlarını sildim, bana baktı. "Daha iyi misin?" İyi olmadığını biliyordum. Cevap vermedi. Bende tekrarlamadım.
"Onsuz nasıl yaşayacağım?" Dediğinde gözlerimi yerden alıp gözleriyle buluşturdum. "O olmadan nasıl yaşanır bilmiyorum." Diye eklemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTULUŞ (+18)
ChickLitElleriyle boğazımı tutup sıktı. Gözündeki o karanlığı görmüştüm. Nefes alamazken altında çırpınıyordum. "Ben senin sahibinim" dedikleri ruhumu acıtıyordu. "Ben ne istersem onu yapacaksın!" +18 sahneler vardır. (Cinsellik , şiddet, küfür) Not; Şahsı...