ACININ PARMAK İZİ.

6.4K 206 142
                                    

"Üç günlük dünyanın ikinci günündeyim, ne ilk günün hevesi ne de son günün korkusu var..."

Acı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Acı... sadece üç harf. Yazılması ve okunması bu kadar kolayken yaşanması çok zor. Tüm benliğimi kaplayan, her mutlu olduğum zamanın sonunda karşıma çıkan ve beni yerle bir eden o üç harf...

'Sınanmadığınız acı üzerinde konuşmak her zaman kolay' derlerdi ve ben bunu daha yeni anlayabiliyordum. İnsanın içini yakan o acıyı tarif etmek zordu.. hemde çok zor.

Boğazımı sıkan o gizli el nefes almamı her geçen gün, her geçen dakika dahada zorlaştırıyordu. Şansım olsaydı ölmeyi isterdim ama biliyordum ki yaşamayı elime yüzüme bulaştırdığım gibi ölümüde bulaştıracaktım.

Bu hayatta herkesin bir hikayesi vardır. Bazılarının mutlulukla biten bazılarının acı sonla biten. Bizim ki mutlulukla bitmemişti. Çok istemiştik ama becerememiştik.

Alışmak zaman alıyordu. Zaman ise her şeyi... tıpkı bugün benden aldıkları gibi. Ben bugün katil olmuştum... Ben bugün birini öldürmüştüm. Ellerimle bile isteye.. Ben bugün birini öldürürken aynı zamanda kendi bebeğimin ölümüne sebep olmuştum. Ben evladımın sonunu hazırlamıştım.

Gözlerim önünde duran mezarın içindeki kefene baktım. Ömer beyaz bir bez parçasına sarılmıştı. Üzerine toprak atılırken sadece izledim. Bu onu son kez görüşümdü. Kırgındım... bu hayata , Ömer'e herkese kırgındım. Yalnız başımaydım. Bu yalnızlıkla nereye gidilirdi bilmiyorum.. neresi beni kabul ederdi? Nerede mutlu olurdum? Hiçbirini bilmiyordum... benden geriye kalan koca bir enkazdı.

Başımda siyah bir şal, kalbimin üzerinde sevdiğimin fotoğrafı... son kez veda ediyordum. Ruhum gibi siyahlara bürünmüştüm. İçimi dışıma yansıtmıştım. Gözümden tek bir damla yaş akmıyordu. Ağlamak istiyordum ama başaramıyordum. İçimde fırtınalar kopuyordu ama yüzümde tek bir hareketlilik yoktu. Bir toprak daha atıldı..

O toprak sadece Ömer'e değil hayallerimize de atıldı ve bir toprak daha. Toprak bedenini kaplarken aynı zamanda benim kalbimide kaplıyordu. Üzgündüm. Hemde çok. Hem kocamı hem çocuğumu kaybetmiştim.

Ömer'i son kez bile göstermemişlerdi. Çocuğumu zaten bilmiyordum. Bugün onlara veda ediyordum. Her şeye rağmen dik durarak...

Gözlerimi kaldırıp Karan'a baktım. Gözlerini bir an olsun gözlerimden ayırmıyordu. Suratındaki üzüntüyü görebiliyordum. Sonrasında Arda'ya baktım. Gözleri kıpkırmızı olmuştu. Mezarın başına oturmuş toprağı eline almıştı. Ardından Yiğit'e...

Kalabalık dağılmaya başlamıştı. Son görevlerini yapmışlardı. Acı bize kalmıştı. Yanımdan geçenlerin 'başın sağolsun.' Demelerine tepkisiz kaldım. Aslında 'başın sağolsun' değildi. 'Başın sağalsın' dı. Yani yaran iyileşsin demekti... hiç iyileşmeyecek bir yaraydı..

KURTULUŞ (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin