"Kızlar şimdiden hazırlanın bir ay sonra düğünüm var." Dedi Arda ellerini birbirine sürterken. Valizini açmış bize aldığı hediyeleri veriyordu. Defne burukça bana baktı. On üç gün sonra gidiyordum. "Siz damadın kız kardeşi olduğunuza göre hazırlıklarınız uzun sürer." Diye ekledi. Heyecanına ortak olmadığımızı görünce gözlerini kısıp bize bakmaya başladı. "Ne oluyor?"Bir kaç adım yaklaşıp yanına oturdum. "Arda benim seninle konuşmam gereken bir şey var." Telaşlanmıştı ama belli etmemeye çalışıyordu. Defne yerinden kalktı. "Siz konuşun benim kısa bir telefon görüşmem var." Kafamı kaldırıp Defne'ye baktım. Bizi yalnız bırakmak istiyordu. "Korkuyorum." Dedi Arda yüzümü incelerken.
"Ben gidiyorum Arda." Dedim direkt konuya girerken. Uzatmak istemiyordum. "Ne?" Gözlerinden ilk şaşkınlık ardından üzüntü geçti. "Şaka yaptığını söyle." Diye ekledi. Kafamı olumsuz anlamda salladım. Uzanıp elini tuttum. "On üç gün sonra bu şehirden gidiyorum Arda." Dedim son bir umut. Beni anlayışla karşılamasını bekliyordum. "Asel böyle bir şeyi neden daha önce söylemedin, ben babaannemin orada kalmazdım seninle vakit geçirirdim." Söylediklerine gülümsedim, gözümden akan bir damla yaşı sildim. "Olsun gidiyorum diye vakit geçiremeyeceğimizi mi düşüyorsun?" Diye sordum ortamı yumuşatmaya çalışırken.
"Hayır da ne bileyim.. nereye?" Diye sordu bu kez. "İtalya." Bir kez daha şaşırdı. Hemen toparlandı. "Nasıl istersen öyle yap ama seni çok özlerim ben." Tutup kendine çekti ve sıkıca sarıldı bende karşılık verdim. Şakayla karışık saçlarımı karıştırdı. "Düğününde olamayacağım bunun için özür dilerim."
"Normal şartlarda trip atardım ama bu durum farklı." Dedi gülerken. "Ben sana videoları atarım. Fotoğrafları atarım, seni oraya shoplarım." Diye eklediğinde kahkaha attım. "Kalbim seninle olacak."
"Son on gün kala Egemen'in yanına geçeceğim." Dedim bu kez. "Egemen'i düğüne çağırdım ama gelemeyeceğini söyledi. Neden gidiyorsun?" Diye sorduğunda omuz silktim. "Son kez konuşmak için."
"Hem onunla konuşurum hem de sonrasında bir otele yerleşip Bodrum'un keyfini çıkarırım." Dediğimde gülümseyerek bana baktı. Kafasını olumlu anlamda salladı. "Yüzünün böyle gülmesi her şeye bedel." Yanaklarımı sıktığında daha çok gülüyordum.
"Cuma günü mahkemem var. Pasaport işlerimi halletim, banka hesabı da açtırdım. Buradan çok bir eşya götürmeyeceğim. Sadece bir valiz." Bunları neden anlatıyordum bilmiyordum. Beni büyük bir keyifle dinliyordu. Uzanıp bir kez daha saçlarımı karıştırdı. "Mahkemeye gelmemi ister misin?" Olumsuz anlamda kafamı iki yana salladım. "Sonuçta Ömer senin abin her ne olursa olsun ayıp olur. Defne gelecek." Çok fazla üstelemedi. İşime gelmişti.
Elindeki paketi bana uzattı. Açarken beni izliyordu. İçindeki küçük deniz kızı kolyesini elime aldım. Çok güzeldi. "Ben bunu hiç çıkarmam." Dediğimde gülümsüyordu. Boynuma takması için arkamı döndüm. Boynuma taktığında elim kolyeye gitti. Diğer poşeti açtığımda fotoğraflarımızı çıkartıp kenarları ince işlemeli çerçeveye koymuştu. "İtalya'da evine koyarsın, baktıkça bu günlerimizi hatırla. Seni bir gün ziyarete geldiğimde daha güzellerini çekiniriz." Çerçeveyi kenara bırakıp Arda'ya sıkı sıkı sarıldım. Huzur veriyordu.
🌿
Pizzamdan kocaman bir ısırık aldım. Arda ve Defne'de iştahla yiyordu. Sanırım en büyük ortak noktamız pizzaya olan aşkımızdı. "En çok beraber pizza yemeyi özleyeceğim." Arda ağzı dolu bir şekilde söylemişti. içime yine yoğun bir sis çökmüştü. Buradan ne kadar çok gitmek istesemde Ardaları bırakmak istemiyordum. Sanırım sınavlarımızdan biride sevdiklerimizin uzakta olmasıydı. İçli bir nefes çektim. "Ne oldu?" Defne kolumu dürtmüştü. Gözlerim masadayken konuştum. "Buradan bu kadar çok gitmek istiyorken aynı zamanda gitmek istemiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTULUŞ (+18)
ChickLitElleriyle boğazımı tutup sıktı. Gözündeki o karanlığı görmüştüm. Nefes alamazken altında çırpınıyordum. "Ben senin sahibinim" dedikleri ruhumu acıtıyordu. "Ben ne istersem onu yapacaksın!" +18 sahneler vardır. (Cinsellik , şiddet, küfür) Not; Şahsı...