Bölüm-25

8.2K 251 38
                                    

"Bütün ömrümce aradığımı bulduğumda oturup ağlayacağım bir deniz kıyısında..."

Bir buçuk ay sonra...

Yanımda uyuyan Ömer'e baktım, Gülümsedim. Ömer'i görmek, hissetmek bana iyi geliyordu. Bu hayatta sevildiğimi hissediyordum. Kalbimin yerini hissediyordum. İlk kez kendimi hissediyordum.

Ömer'e karşı mahçuptum. Her ne kadar unutalım dese de onunda içinde bir yerlerde duruyordu. Kolay kolay unutulmazdı abisiyle olan ilişkim.

Üvey abisi...

Bazen içim çok sıkıldığında bu kelimeye sığınıyordum. Bir nebze rahatlatıyordu ama hemen geçiyordu. Yaptığım şeyin mazereti yoktu.

Ömer'in bu kadar çabuk affetmesinin sebebi gerçekten birbirimizi sevmeyerek evlenmemiz mi yoksa beni dövdüğü, tecavüz ettiği günden dolayı mıydı? Eşit mi sayılıyorduk?

Ruhum can çekişiyordu...

Gözlerimi kapattım. Hayal kurdum. İkimizde mutlu bir çocukluk geçirmiş olmayı dilerdim, mutlu bir ailede, mutlu bir çocukluk... Birbirini görüp aşık olan sonrasında heyecanla evlenmeyi bekleyen iki insan... Yara almamış, pişmanlıkları olmayan iki insan..

Derin bir nefes aldım, gözlerimi açtım. Ömer beni izliyordu.

"Ne düşündün de kederlendin?" Dedi meraklı bir şekilde.

"Başka bir evrende en güzel halimizi düşünüyordum." Dedim. Gözleri dudaklarıma kaydı ardından dolan gözlerime.

Sanırım biraz ağlamam gerekiyordu. Uzun zamandır ağlayamıyordum. Tekrar derin bir nefes aldım. Gözlerimi tavana diktim. Ömer baş parmağıyla elimde daireler çiziyordu. Suskundu.

"Kendinle olan savaşın bitmedi değil mi?"

"Bitmedi." Gözümden bir damla yaş düşmüştü.

"Asel..." Gözlerimi gözleriyle buluşturdum. Fısıldamıştı. Bugün her bir kelime kalbimi sızlatıyordu. Sustu. Gözümden düşen damlaları sildi. Yüzüme doğru eğildi.

"Sevgilim..." dedi bir kez daha fısıldayarak.

"Seni seviyorum." Dedi. Bunun her şeyi alıp götüreceğini biliyordu.

Seni seviyorum Ömer...

____

Hava kapalıydı. Ömer işe gitmişti. Sadece bir toplantısı vardı. Girip geri gelicekti. Bu yüzden ben gitmedim. Gitmekte istemiyordum.

Elimdeki kahveyle bahçeyi izliyordum. Havanın kapalı olması içimi daha fazla daraltmıştı. Bugün defalarca yaptığım gibi tekrar derin bir nefes aldım.

Kapının çalmasıyla elimdeki kahveyi bırakıp kapıya ilerledim. Açtığımda annem karşımdaydı.

"Seni görmeye geldim kızım." Elindeki çantayı sıkıyordu. Gözlerini gözlerimle buluşturmamak için büyük bir çaba sarf ediyordu. Yaptıklarını unutmamıştım ama anneme ihtiyacım vardı.

"İçeri gel anne." Dedim bir adım geri giderek. Tereddüt etti ama içeri girdi. Etrafı izleyerek salona ilerdi. Koltuğa oturduğunda bende karşısına oturdum.

"Kocan yok mu?" İsmini söylemiyordu. Oysa beni istemeye geldikleri gün sevinçten deliriyordu. Zengin kocaya gidiyor diye.

"İşte." Dedim. Ardından ekledim. "Bir şeyler içmek ister misin?"

"Hayır kızım, sağol." Dedi. Gözlerini gözlerimle buluşturdu sonunda. Ne vardı gözlerinde? Hüzün mü pişmanlık mı yoksa nefret mi? Çözemiyordum.

KURTULUŞ (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin