fourteenth of February, nineteen seventy-one (second part)

219 23 266
                                    

ay fenerbahçenin maçını izlerken bölümü atmayı unutmuşum. OF O GOL YANİ... DOKSAN ARTI KAÇTAYDI YA BİLEMİYORUM ÇOK SEVİNDİM EVİ YIKTIM YA.

neyse bunun konumuzla hiçbir alakası yok. bugün de kadir gecesiymiş ben bilmiyordum. bugün atmasam mı dedim ama sonra dedim... boş ver be, zaten sen inançlı biri değilsin.

o zaman, sizi dünkü bölümün kalanıyla baş başa bırakıyorum

*~*~*~*~*

14.02.1971

Ali'nin evi

Harry

Harry:

Dudağımı kemirdim. Zaten birkaç saat sonra uyanacaktım. Ama yok... uyuyamıyordum. Yatak soğuktu bir kere ve onun gibi de kokmuyordu. Kollarım bomboştu. Bana sokulan ve uyurken sürekli kıpır kıpır olan, üstümüzü açan biri de yoktu. Ofladım. Neden hemen evlenmiyorduk ki? Buna daha fazla dayanamıyordum.

Oflayarak oturduğum yerde doğruldum ve önümdeki pencereye baktım. Ardında usulca dalgalanan deniz bile ilgimi çekemiyordu. Benim ona ihtiyacım vardı. Ona gitmem lazımdı.

Ayağa kalktım ve pencereye iyice yaklaştım. Ali hâlâ uyanıktı, dışarıdaydı. Bu soğukta hem de! Hâlâ rakı içiyordu. Jack'le konuşmuştuk. Bu akşam Nancy meselesinden bahsedecektik ve bununla ilgili tüm yük kısmen de olsa omuzlarımızdan kalkacaktı. Geriye bir tek Ayla'nın öğrenmesi kalıyordu. Ancak bunun nasıl olacağını bilmiyordum. Yine de... korkuyordum. Ne kadar sinirlenecekti, bilmiyordum.

Parmak uçlarımda yürüdüm ve kapıyı açtım. Ev yeni tadilattan çıktığı için kapılar da yağlanmıştı. Kapı kolunun ufak gıcırtısı dışında bir ses yoktu. Yine de bir süre ses var mı diye dinledim. Jack miydi o?

Kulak kesildim. Naz'la konuşuyordu sanırım. Evet, o da burada kalıyordu. Aslında Naz kendine bir pansiyon ayarlamıştı ancak Ali bunu duyduğunda deliye dönmüştü. Sanırım onu da en az kızı kadar yakın görüyordu. Bu yüzden karşı çıkmasına izin dahi vermeden onu buraya getirmişti.

Hararetli konuşmaları bir anda kesildi. Bir şey mi olmuştu acaba? Omzumu silktim. Belki de yalnızca öpüşüyorlardı. Aralarındaki çekimi duyumsamamak imkansızdı. Bence çok bile dayanmıştı ikisi de.

Kapıyı ardımdan yavaşça kapattım ve parmak ucumda hemen karşımdaki kapıya yürüdüm. Elimi kapı koluna uzattığımda kapı kendi kendine açılmıştı.

"Harry! Ödümü kopardınız!"

Ah... demek Ayla'ydı. Bir an kapı kendi kendine açıldı sanmıştım.

"Kapımın önünde ne yapıyorsunuz?" diye sordu.

Dudağımı büzdüm, "Siz neden dışarı çıkıyordunuz?"

Yenilgiyle omuzlarını düşürdü, "Ben..." dedi, "Ben sanırım sizsiz uyuyamıyorum."

Güldüm, "Sanırım ben de..."

Kafasını hafifçe kapının dışına uzattı ve etrafı kolaçan etti, daha sonra da yakamı kavradığı gibi beni odasına soktu.

"Vay canına..." dedim, zira bunu beklemiyordum, "Beni odanıza attınız."

Kıkırdadı, "Sessiz olun! Birileri duyacak..."

Omzumu silktim, "Babanız dışarıda. Helen tüm içtiği içkiler yüzünden düğünde uyumaya başlamıştı. Jack ve Naz da..." derin bir soluk verdim, "Bizi umursadıklarını sanmıyorum. Tanrı bilir şu an neler yapıyorlardır..."

englishman | harry stylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin