*~*~*~*~*
13.02.1971
İstanbul, Sarıyer
Ayla'nın eviAyla ve Harry
Harry:
"Günaydın..." diye mırıldandı buruşturduğu yüzüyle. Gözlerini ovuşturuyordu bir yandan da. Tembel adımlarla banyoya girmişti. Aynadaki yansımasından görmüştüm onu.
"Günaydın, sevgilim..." diye mırıldandım, "Ne oldu, iyi misin?"
"Midem kötü..." dedi gelip sırtıma sarılırken, "Ama şimdi geçti."
"Nasıl geçti? Aç karnına ilaç mı aldın yoksa... öyle daha kötü yapıyor seni ama..." dedim kollarının arasından yüzüne doğru dönerken.
Başını kaldırdı, "Kokunu duyunca geçti..." dedi ve uzanıp çenemi öptü, "Uyandığımda seni göremeyince korktum..."
"Buradayım, güzelim. Hiç seni bırakır mıyım?" dedim uzanıp ben de onu öperken, "Sen uyanmadan işimi hallederim diye düşünmüştüm..."
"Sen gidersin de ben duymaz mıyım?" diye sordu, "Yokluğunda yatak hemen buz gibi oluyor. Bomboş... anlamsız."
Gözlerine baktım. Koyu kahverengiydi işte... Neresi acayipti ki bunun? Ama bakmadan duramıyordum. Hele de sözleriyle beni büyülediğinde...
"Tıraş oluyorsun..." diye mırıldandı.
Çarpık bir gülümsemeyle yüzünün yanında salınan saçını kulağının arkasına sıkıştırdım, "Sakallarımı seviyor muydun yoksa?"
"Ben senin her halini seviyorum..." diye mırıldandı, "Bıyıklarını kesmeyecek misin?"
Başımı onaylamazca salladım, "Keseyim mi?"
"Kesme..." diye mırıldandı, "Bıyıklarını seviyorum."
"Hım..." diye mırıldandım ve yerlerimizi değiştirdim, "O zaman..." dedim ve onu kavradığım gibi lavabonun yanına oturttum, "Kalanını sen kesmeye ne dersin?"
Dudağını ısırdı, "Yanağını kesersem kendime çok kızarım," diye itiraf etti, "Sen yap."
"Kendi ellerinle sevdiğin gibi kes işte..." diye mırıldandım, "Bir şey olmaz."
Ellerini kaldırdı ve bir sürü ufak kesiği gösterdi, "Bunları yalnızca yemek yaparken kesiyorum... Kâğıt kesiklerini saymıyorum bile. Sen kendi yüzünü güzelce tıraş et, ben izlerim, sevgilim..." diye mırıldandı.
Elimdeki jileti onun değmeyeceğine emin olduğum bir yere koydum ve ellerini kavradım. Bir sürü ufak öpücükle kesiklerin üstünü öptüm. "Dayanamıyorum..." diye mırıldandım, "Değil tüm bu çektiğin ağrılar, sızılar; parmağının ucundaki kesiğe bile dayanamıyorum."
"Acımıyor..." diye mırıldandı, "Deme şöyle... kalbime epey zayıf bir yerinden dokunuyorsun."
Dudağımı büzdüm ve bir süre gözlerine baktım... Ama ne yapayım?
Derin bir soluk verdi ve yüzümün tıraş ettiğim kısmını öptü, "Tamam... keseceğim. Ama en ufak bir kesik olursa yüzünde..." diye mırıldandı, "Asla affetmem kendimi."
Gülümsedim, "Senden bir iz taşımak güzel olurdu."
"Olmazdı," dedi hızlıca ve yandaki köpürtme tasını kavradı, "Yüzüne her bakışımda pişmanlık duymak güzel olmazdı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
englishman | harry styles
Fiksi PenggemarSevgili İngiliz Beyefendisi, daha adınızı bile bilmiyorum lakin özrümü kabul edin. Başta size karşı bu duyguları beslediğim, sonra da sizden bunu hep gizleyeceğim için...