bugün bir bölüm daha attım sabaha karşı, görmediyseniz bir bakın derim :]
yukarıda bölümde bahsi geçen plaktan bir parça var, bakmak isteyenler için koydum. grubu tanıyanlar için ek bilgi, o sıralar stevie henüz katılmamıştı aralarına... sesini duyamayınca şaşırmayın :]
şey, iyi okumalar :]
*~*~*~*~*
01.02.1971
Sevgili İngiliz Beyefendisi,
Bugün mutlu uyandım. Nasıl uyanmayacaktım ki? Siz söyleyin... bugün sizin doğduğunuz günün yıl dönümüyken... ben nasıl mutlu uyanmayacaktım ki?
Dünya bile biliyordu işte, bugün sizin doğum gününüzdü. Hava ilk kez güneşliydi epey bir vakit sonra. Önceki gece yağan kar, bembeyaz parıldıyordu...
Dün gece dediğim gibi sabaha kadar oturup karın yağmasını izledim. Sabaha karşı kesilmişti zaten. Birkaç saat minderlerin orada kestirdikten sonra etrafı toparlayıp her zamanki işlerimi yapmaya koyuldum. Pazar günleri nispeten boş olurdu, hele kar yağdığında. Ben de bu yüzden fazla ellenmeyen kitapları havalandırıp rafları sildim. O sıra Jack de gelip bana katıldı.
Ona elbette ki neden dün, neredeyse tüm gün, arabada oturduğunuzu sordum. Bir şeyler söyledi, ancak elbette ki buna inanmadım. Bana yalan söyleyince bir şekilde belli ediyordu. Özellikle ensesine doğru giden eli... gerçekten de bir işaretti.
O sırada sizin için ısmarladığım plak geldi. Umuyorum ki bu plak sizde yoktu, zira çıkalı birkaç ay anca olmuştu. Çok sevdiğiniz Fleetwood Mac'in bir plağıydı. Kendime saklamayı inanın çok isterdim, ancak size daha çok layıktı. Fazla ellemeden ısmarladığım plağın ücretini ödeyip güvenli bir köşeye koydum. Ne yapıp edip onu size bugün içinde ulaştırmam gerekiyordu.
Jack, elimdeki plağa bu kadar özenli davranmama tuhafça baktı. Oysa plaklara karşı her daim özenli olurdum.
Pekala, sizinkine karşı ayrı bir özenim vardı. Kabul ediyordum...
"Hayırdır," diye mırıldandı.
Güldüm, çünkü Türkçe konuşmuştu ve asla bir Türk gibi konuşamıyordu. O kadar tatlı ve komik oluyordu ki...
"Birine bir hediye," diye mırıldandım, "Aslında Nancy'ye soracaktım, bir kitap için. Ancak bir türlü telefonlarıma cevap alamıyorum. Ben de başka bir hediyeye yöneldim."
Ah, işte o an gözlerinden bir şeyler geçti... Benim bilmediğim bir şey vardı işte, görüyordum. Ancak o, her zamanki gibi Nancy hakkında söylenip ondan uzak durmam gerektiğini zırvaladı. Bir şey demedim. Sıkılmıştım bu tavrından ve inanın, gücüm de yoktu ona cevap vermeye.
Bundan sonra kütüphaneyi Jack'e emanet edip çıktım. Saat çoktan öğleyi geçmişti.
Kasabayı dolaştım. Holmes Chapel öyle büyük de değildir, bilirsiniz. Birkaç kez aynı yerlerden geçmeme rağmen size rastlayamadım, size dair bir ize bile rastlayamadım. Yoktunuz. Böylece yavaşça Holmes Chapel'in dışına çıkmaya başlamıştım, üstelik hava da kararıyordu, yani sizi bulmam çok daha zor olacaktı.
Plağınızı avuçlarımın arasında sıkı sıkı tutuyordum, gözlerimse sizi arıyordu. Sizi bulamıyordum, hoş bulsam karşınıza çıkıp nasıl plağı verecektim ki size? Şehirde olsam elbette ki bunun bir yolunu bulurdum ancak şimdi daha zordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/235436973-288-k944270.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
englishman | harry styles
FanficSevgili İngiliz Beyefendisi, daha adınızı bile bilmiyorum lakin özrümü kabul edin. Başta size karşı bu duyguları beslediğim, sonra da sizden bunu hep gizleyeceğim için...