fourth of February, nineteen seventy-one (second part)

277 34 232
                                    

hmm... acaba bazı şeyler artık açığa mı çıksa?..

yorumlarınızı merakla bekliyorum valla...

*~*~*~*~*

04.02.1971

            Londra

Hatchards Kitabevi

Saat 10.30 suları


Harry


Buraya gelirken ilk kez bu kadar rahatsız hissediyordu kendini Harry. Oysa burası, hep saklandığı o ufak delik olurdu.

Ona her daim sıcacık duygular anımsatan o tabela, bu defa ona eskimiş, solmuş hatta neredeyse çürümüş gibi görünüyordu. Gözleri dahi tabeladaki "Hatchards" yazısını zor seçer gibiydi. Harry o an terk edilmiş bir yerde gibi hissetti, ancak hayır... Londra'da merkeze oldukça yakın bir yerdeydi.

Kötü hissettiriyordu. Böyle olmamalıydı... Ancak olmuştu işte.

Aslında Harry şaşırmıyordu, onun kendi dışında pek kimseyle iyi anlaştığına şahit olmamıştı. Sevdi mi tam sever, ardında kalan insanları yok sayardı. Umursamazdı. Ancak bu kadar ileri gidebileceğini... hiç düşünmemişti.

Yine de içinde bir ümit vardı, Nancy'nin suçsuz olduğuna dair... Ufacıktı. O ümidin boşa çıkacağını biliyordu, ancak yine de ondan bu hikayeyi dinleyecekti.

İçeri girdiğinde Nancy her zamanki yerindeydi. Yüzünde kemik gözlükleri, bir kağıdı inceliyordu. Gözlüklerinin altından Harry'yi gördüğünde burukça gülümsedi.

"Gelsene Edward," diye mırıldandı, "Yine Ayla mı attı seni buraya?" diye mırıldandı.

Harry cevap vermedi, ne diyecekti ki? Tam olarak bu yüzden gelmişti.

"Bir şey içmek ister misin?" diye sordu, "Sevdiğin çaydan yapmıştım."

Başını olumsuzca salladı, kendini hiç olmadığı kadar rahatsız hissediyordu. Yavaşça ilerleyip Nancy'nin masasının önündeki tekli koltuklardan birine oturdu. O kadar rahatsız hissediyordu ki koltuğun ucuna oturmuş, vücudu kasılmıştı. Yüz ifadesini ise hiç kestiremiyordu.

Ancak böyle olmamalıydı. Her zamanki gibi olmalıydı, henüz Nancy'yi dinlememişti bile!

Yüzünde buruk bir gülümsemeyle Nancy'ye döndü Harry, "Nasılsın, Nancy?"

Nancy omzunu silkti, "Değişen bir şey yok... Sen nasılsın? Hoş, epey endişeli olduğunu görüyorum ama..."

"Öyleyim..." diye fısıldadı Harry, aklına Ayla gelirken, "Nancy..." diye başladı Harry, ancak o devamını getiremeden Nancy konuştu:

"Aklın o gecede, öyle değil mi? Beraber Holmes Chapel'a gittiğimiz gecede..."

Harry usulca başını salladı, "Sorun ne, Nancy?" diye sordu Harry, cevabı bilmesine rağmen. Onun dürüstlüğünü mü bekliyordu, yoksa yalanlarını mı... bilmiyordu. Sadece onun kötü biri olmadığına inanmak istiyordu.

Nancy derin bir soluk vererek gözlüklerini çıkardı ve masaya koydu. Uzattığı elleriyle Harry'ninkini kavradı ve gülümseyerek Harry'nin gözlerinin içine baktı, "Bence... sen zaten biliyorsun, Harry," diye fısıldadı Nancy.

Harry hayal kırıklığıyla gözlerini yumdu, açtığındaysa çoktan dolu dolu olmuştu, "D... doğru mu yani?" diye sordu.

Nancy, onun ufak bir çocuk gibi titreyen dudağına baktı, "Üzülme, Edward..." diye fısıldadı bir eliyle yanağını kavrarken, "Herkes biraz kötüdür işte..."

englishman | harry stylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin