*~*~*~*~*
26.01.1971
Sevgili İngiliz Beyefendisi,
Uzun vakit yazmayışımın üzerine bu sabah kaleme aldığım mektupla yetinmedim. Yetinemedim. Soluğu bu defa kütüphanedeki masamın üzerinde aldım, mektubunuzu bu masada kaleme alıyorum.
Öncelikle sizi yeniden Holmes Chapel'da görmekten ziyadesiyle mutluluk duyuyorum. Siz... o gri şehre layık değildiniz. Sizin eviniz burasıydı.
Siz geldiniz ya, artık burası benim de evim. En içten hissediyorum evde olduğumu.
Hele kokunuzu duyduğumda...
Kütüphaneyi erkenden açtım. Her zamanki gibi... Farklı bir şey yoktu elbette. Ta ki siz kütüphaneye gelene kadar...
Sahi, bugün siz geldiniz... Bir an aklımı yitirdiğimi düşünmüştüm.
Epey uzun bir vakittir yapmadığım sıcak şaraplarımdan yaptım. Bu defa yalnızca beyaz şarap ve birkaç baharattan fazlasını koymadım. İnanın onu bile yapacak kadar gücüm yoktu.
O sıra siz geldiniz... masamın üzerine oturmuş, işaret parmağımla kadehin ağzını fethederken. Öylece şarabı izlerken...
Ufak bir gıcırtı, tanıdık bir koku.
Tanıdık bir çehre...
Siz.
Aklımı yitiriyorum sandım, sizin tamamen gittiğinize o kadar inanmıştım ki! Aklımı yitiriyorum sandım...
Ancak hayır... Sizdiniz işte bu güzel yüz, bu güzel koku, bu güzel bakışlar...
Ve yine bu sizdiniz... bu endişeli yüz, bu özlem dolu bakışlar...
O an koşup size sarılmamak için ne zor tuttum kendimi... Ah bir bilseniz!
Ya da bilmeyin, efendim. Sizi mutlu mu edecekti bu?
Titrekti adımlarınız. Yo... ben sizi böyle hatırlamıyordum. Siz her daim dimdik dururdunuz ayakta. Adımlarınız ayağınızın altındaki taşa toprağa bile meydan okurdu. Siz güçlüydünüz, cesurdunuz.
Adımlarınızı böylesine titreten ben miydim yoksa?
Kendimden bir kez daha nefret ettim, size bunu yapan bendim...
Yürüdünüz, birkaç metre öteme gelene dek. Öylece baktınız gözlerime. Sustunuz, ancak belki konuşsanız... bu kadar çok şey anlatamazdınız.
Bir kez daha nefret ettim kendimden... size bunu ben yaptım...
Gözlerinizden neyi okuyamadım ki... sevginiz, özleminiz, öfkeniz, aşkınız... endişeniz, korkunuz, merakınız...
Usulca gelip sarıldınız bana. Halen masamın üzerinde oturuyordum. Masam yüksektir, bilirsiniz. Böylece fazla eğilmenize gerek kalmadan rahatça başınızı boynuma gömebildiniz.
Tanrım! Hâlâ size izin veriyordum! Hâlâ! Neden yeniliyordum size karşı? Neden direnemiyordum?..
Derin bir nefes çektiniz, elleriniz belimi buldu, kollarınızla adete kendinize hapsettiniz beni...
Gözlerim doldu.
Ellerimle sıkıca kavradım masayı. Size sarılmamak için...
Ne işkence ama...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
englishman | harry styles
FanfictionSevgili İngiliz Beyefendisi, daha adınızı bile bilmiyorum lakin özrümü kabul edin. Başta size karşı bu duyguları beslediğim, sonra da sizden bunu hep gizleyeceğim için...