yukarıdaki şarkı yine bölümde geçiyor. dinlemek isteyenler dinleyebilir!
iyi okumlar :]
*~*~*~*~*
16.02.1971
Londra'da gri bir sabah
Ayla ve Harry
Harry:
"Neler oluyor?"
Şok içinde bir süre Ayla'nın az önce koşarak çıktığı kapıya baktım. Ancak sonra hemen ayaklanıp peşinden banyoya girdim. Tanrım... yine kusuyordu, değil mi?
Banyoya girdiğimde sırtını sıvazlayıp saçlarını yüzünden çekmek dışında bir şey yapamamıştım. İtiraf edeyim, bir an neye uğradığımı şaşırmıştım. Birkaç dakika önce yalnızca uyuyorduk. Kollarımın arasından aceleyle çıkışı beni de korkutmuştu.
Dün akşam bir şey yemediğimiz için midesi iyice boştu. Pek bir şey çıkaramamıştı. Ama yüzünün rengi yine atmıştı. Çöktüğü dizlerinin üstünden geriye doğru devrildi ve yorgunlukla başını duvara yasladı. Gözlerini bile açamıyordu.
"Daha iyi misiniz?" diye mırıldandım saçlarını kulaklarının arkasına sıkıştırırken.
Başıyla onayladı, "İyiyim."
"Gelin, yüzünüzü yıkayalım. Soğuk yerde oturmayın."
Ellerini uzattı ve onu da beraberimde kaldırmama izin verdi. Tanrım, umarım aynadaki yansımasını görmezdi. Onu üzeceğini biliyordum.
İkimiz de dişlerimizi fırçalayıp çıkmıştık. Korktuğumun aksine aynaya bakmadı. Belki de... aynaya bakınca neyi göreceğini bildiği için bakmamıştı.
"Yemek yiyelim mi?" diye sordum beraber salona geçerken, "Artık bir şeyler yemeliyiz."
"Kusacağım galiba yine..." dedi kendini koltuklardan birine atarken, "Yemek kelimesini bile duymak istemiyorum."
Dudağımı ısırdım. Bu çok kötüydü. Vücudunun direncini bu şekilde koruyamazdık.
Yanına oturdum ve saçlarını sevdim, "Biraz daha bekleyelim..." dedim, gülümsedim, "Sonra yiyeceğiz ama. Tamam mı?"
Başıyla onayladı ve uzanıp bana sarıldı. Titrek bir soluk verdiğini duyumsadım. Ağlamıyordu, ancak ağlıyormuş gibi titremişti göğsü.
"Hey..." diye mırıldandım, "Unuttunuz mu? Her şey çok güzel olacak."
Başını salladı, "Her şey çok güzel olacak."
Belki o gün çok güzel olmamıştı. Zira kendi de tahmin ettiği üzere bir kez daha kusmuştu. Ancak bu defa midesi tamamen boştu. Fazlaca öğürmesine rağmen midesindeki sudan başka bir şey çıkaramamıştı.
Yorgunlukla başını bir kez daha klozetin yanındaki duvara yasladı, "Çok yoruldum..." diye mırıldandı. Duymamı istemediğini biliyordum, çok kısıktı sesi. Ancak duymuştum işte.
"Üşüttünüz mü acaba?" diye mırıldandım salona geçtiğimizde, hasta gibi görünüyordu.
Başını olumsuzca salladı, "Üşüttüğümde ne olduğunu biliyorsunuz," diye mırıldandı. Evet, o günü hatırlıyordum.
"İlaçların yan etkisi olmalı," diye homurdandı, "Harry... siz bir şeyler yesenize. Hadi..." diye mırıldandı.
"Siz de yiyin," dedim ellerini tutarken, "Sizin de yemeniz gerekiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
englishman | harry styles
FanficSevgili İngiliz Beyefendisi, daha adınızı bile bilmiyorum lakin özrümü kabul edin. Başta size karşı bu duyguları beslediğim, sonra da sizden bunu hep gizleyeceğim için...