*~*~*~*~*
26.01.1971
Sevgili İngiliz Beyefendisi,
Ellerim titriyor, inanın. Öyle uzun vakit oldu ki elime kalem almayalı... Korkuyorum yazarken, elim gitmiyor. Sanki nasıl mektup yazılır unutmuşum, öylesine bilgisiz, tecrübesiz ve ürkeğim.
Nasılsınız efendim? Sizi görmeyeli, size nasıl olduğunuzu bile sormadığım o vakitten beri... nasılsınız? Mutlu musunuz?
Eşinizle...
Bilmem, merak eder misiniz... Ancak ben müddeti hayatımda hissetmediğim kadar bitiğim. Bittim, kalmadı sanki benden geriye hiçbir şey. Sizle birlikte kaybolmuşum gibi. Belki de bu gibi fazlaydı bu cümleye.
Ben sizinle kayboldum, efendim.
Şimdi de kendimi bulamıyorum.
Tükendim.
İşin garibi, ben kendimi de aramıyorum.
Ben sizi arıyorum.
Oysa kaybolan bendim.
Gitmişsiniz... belki de bana hiç olmadığınız kadar uzağa. Sizinle aynı yerde, aynı ağacın soluğunu paylaşmadan yaşadığımı bilmek...
Zormuş.
Size git diyen bendim, ama keşke bu kadar uzağa gitmeseydiniz.
Kalsaydınız...
Tanrım! Bunlar nasıl cümleler böyle? Sizi bizzat kendi ellerimle uzağa iten ben değil miydim? Tüm bu cümleler... Benim ne haddime! Ne cüretle!
Bağışlayın... aslında şu an bu kağıdı yırtıp atmam lazım, lakin yeni bir mektuba başlamaya cesaretim yok.
Yok.
Dün... sesinizi işittiğimde, telefonda... sesinizi işittiğimde...
Tanrım! Yok... anlatacak cesaretim yok, yazacak kelimem yok... Sanki tüm dünya gözümün içine baka baka bana 'Sus!' diyor, 'Senin bu kağıtlara acını dökmeye hakkın yok!' diyor. Bir el elime kapanıyor, zihnimden siz bir an olsun çıkmıyorsunuz zaten...
Yazamıyorum, elim bile bana ihanet etmiş. Zihnim zaten hiçbir zaman bana itaat etmemiş...
Yazamıyorum.
Ben, kendime göre doğru olanı yaptım. Kendim için iyi olanı değil. Bunu başından beri biliyordum, ancak kalp ağrısını hiç tatmadan, kendimi nasıl bir çukura yuvarladığımı bilmiyordum.
Hoş, bilsem değişir miydi yapacağım şey... Asla!
Hiçbir şeyi kendim için yapmadım, siz hayatıma girdikten sonra.
Bunu lütfen unutmayın, aksini düşünmeniz... beni mahveder efendim.
Daha ne kadar mahvolabilirim bilmiyorum...
Tüm bu olumsuzlukların aksine kütüphanede her şey yolunda, efendim. Merak ediyor musunuz, bilmiyorum... Ancak yine de söz etmek isterim. Belki bu sayede bir nebze olsun korkumu kırar, yazmaya cesaret bulurum. Merek etmeyin, kağıdı fazla lekelemeyeceğim bunlarla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
englishman | harry styles
Fiksi PenggemarSevgili İngiliz Beyefendisi, daha adınızı bile bilmiyorum lakin özrümü kabul edin. Başta size karşı bu duyguları beslediğim, sonra da sizden bunu hep gizleyeceğim için...