BŞHKM25

8K 400 10
                                    

Bazılarımızın bitmeyen bir derdi vardır hep, hayatından bir çok şey gelir geçer ama asla o dert yerini başka bir şeye bırakmaz. Geçti dersin geçmez,bitti dersin bitmez. Kısacası ömür boyu yakanı hiç bırakmaz.

Herkes yandığını kadarını bilir bu hayatta,gerisi onun için önemli değildir.

Zehra da yanıyordu şimdi,hemde cayır cayır. Yine tadsız tuzsuz bir akşam yemeği geçmişti. Neredeyse hiçbir şey yenilmeden. Sofrayı toplamış boş bakışlarla televizyon izliyordu,bu gece odaya çıkası gelmiyordu. Gerçi birazdan kayınvalidesigil geldiğinde çıkmak zorunda kalacaktı.

Hamza akşam namazını kılmış sinirini bir nebzede olsa yatıştırmıştı. Odada yankılanan telefon sesi ile abajurdaki telefonu eline aldı.

Arayan babasıydı.

"Efendim baba."

"Hamza,Zehra kızım yanında mı?"

Hamza babasının endişeli sesini duyunca daha bir telaşlanmış bir çırpıda cevap vermişti.

"Hayır baba aşağıda,ne oldu?"
Mevlüt bey derin bir nefes almış zorda olsa söylemişti diyeceklerini.

"Oğlum Mustafa bey kalp krizi geçirmiş. Evde kimse olmayınca yardıma da gelememişler. Komşular kapıyı açmayınca korkmuş kapıyı kırıp girmişler eve ama..."

"Ama ne baba! Ama ne!"

Mevlüt bey hafif ağlamaklı sesi ile konuştu.

"Zehra'nın babası ölmüş oğlum.Zehra kızıma belli etmeden bir şekilde götür onu hastaneye."

"Baba ne diyorsun sen! Ben nasıl diyeyim baban ölmüş. Nasıl belli etmeden götüreyim hastaneye."

"Oğlum metanetli ol,karının sana ihtiyacı var. Hele ki Zehra'nın annesinin ölümünden sonra babasına olan düşkünlüğünü biliyorsun. Bize de komşular haber verdi,yoldayız hastaneye gidiyoruz. Karını korkutmadan anlat. Şehir Hastanesi'ne gelin."

Hamza eli ayağı birbirine girmiş vaziyette kapattı telefonunu. İkinci babası yerine koyardı o Mustafa beyi,değil kayınbabası olması ondan öncede çok severdi o adamı. Nasıl olmuştu bir anda her şey.

Odanın içinde bir sağa bir sola yürüyordu Hamza,nasıl derdi karısına bunu. Zehra canından çok severdi babasını,hele bir de hayatta tutunacağı tek dal o iken.
Banyoya girdi elini yüzünü yıkadı ve odadan çıktı.

Aşağı da öylece televizyonu izleyen karısını görünce içi tuhaf oldu. Yapamayacağını düşünüp merdivenin basamaklarından birine oturdu.

Ya üzüntüden ona da zarar gelirse!

Gözünden damlayan bir kaç yaşı hızla sildi. Ne olursa olsun elbet söylemeliydi bunu ona.

Ayağa kalktı ve geriye kalan bir kaç merdiveni daha indi.

Zehra yanına doğru gelen adamı farketse de başını çevirip bakmadı.

Ona çok kırgındı, fazlasıyla.

Hamza yavaşça karısının yanına oturdu. Ve adını seslendi.

"Zehra!"

Zehra başını her ne kadar çevirmek istemese de yeni bir kavgaya mahal vermemek için kocasının yüzüne baktı.

Keşke dedi Hamza, keşke akşam yemeğinde o kadar üstüne gitmeseydim.
Hamza yüzüne bakan karısı ile cesaret alarak konuştu.

"Durum sana bir şey diyeceğim ama korkup endişelenmeyeceksin tamam mı?"

Zehra çoktan endişelenmeye başlamıştı bile.
Hızla üzerindeki ince battaniyeyi attı ve tamamıyla yüzünü kocasına döndü.

BAŞHEKİM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin