BŞHKM2

12K 555 50
                                    

İşte huzurun sesi,işte kurtuluşun sesi. Cami evin hemen aşağısında olması münasebetiyle bütün ses evin içinde yankılanıyordu. Ne alarma gerek vardı ne de uyanabilmek için başka sebebe. Zehra sesin kulaklarına dolmasıyla hemen doğrultu ve uykulu gözlerini açmaya çalıştı. Yabancı gelen odayı gözleriyle tararken askıda asılı duran gelinlik her şeyin cevabıydı aslında. Evlenmişti değil mi,evli bir hanım olmuştu. Nasıl olurdu evli bir kadın,ne yapacaktı şimdi? Aklına gelen düşünceyle gözlerini kapattı 'Allah en doğrusunu bilir' dedi ve yataktan ayrıldı. Odanın içerisinde bulunan banyoya doğru ilerledi ve içeri geçerek ışığı açtı,tam bu esna da aşağıdan da kapı örtülme sesi gelmişti anlaşılan kocası uyanmış camiye gidiyordu. 'Şükür'dedi Zehra şükür ki namzı her şeyden önce tutan bir eşi vardı.

Musluğu açtı ve avuçlarını su ile doldurdu. Abdest her daim iyi gelirdi Zehra'ya sadece namaz kılacağı zaman değil,kendini kötü hissettiğin de ya da uykusu çok olduğun da hemen abdest alır şeytanı başından kovardı. Ayaklarını da yıkayarak abdestini tamamladı ve ayna da yüzünden akan bir damla suya takılı kaldı gözleri,yüzü bembeyazdı,evet normalde de beyaz tenliydi ama bu çok daha fazlaydı,göz altları kızarmış,gözlerinin yeşili solgundu. 'Özlem'dedi Zehra daha ilk günden özlem sarmıştı yüzünü. Babası ne yapıyordu şuan kendi başına o hasta haliyle kalkıp abdest alabilecek miydi,kahvaltısını hazırlayıp yemek yiyebilecek miydi?Gözünden akan yaşı silerek doğruldu ve banyodan ayrıldı. Dolapta asılı duran feracesini üzerine geçirip yazmasını taktı. Çeyiz sandığının önüne gelerek kapağını kaldırdı ve işlemeli seccadesini eline aldı. Her yer anılarla,umutlarla bir o kadar da acıyla doluydu,bu seccade annesinin gelinlik seccadesiydi. Seccadesini yere serdi ve Allah'ın huzuruna durdu.
İki gencin dillerindeki dua da aynıydı'Rabbim bizi aydınlığa çıkar' ikiside yalvarıyordu yaratana onlara çıkış kapısı göstermesi için.
Dillerle dua gönüllerde sevgi olsun dediler ve dualarına amin dediler iki ayrı bedende.
Zehra namazını bitirince aşağı inmeyi düşündü netice de ömür boyu bu oda da kalamzdı ama onunla göz göze bile gelemezken nasıl yanında duracak,konuşacaktı? Elbet konuşacaktı ona kahvaltı hazırlamalıydı,evi şöyle bir toparlamalı akşam için güzel yemekler düşünmeliydi. O artık evli bir hanımdı,görevlerinin bilincinde olamlıydı. Kayınvalidesi ve kayınbabası üç gün evde olmayacaklardı en azından onlar gelene kadar Ali Hamza'nın hayatındaki varlığına alışmalıydı. Beyaz bir etek ve beyaz bir swit giydi önce,bugün beyaz olmak istiyordu,bembeyaz. Daha sonra sütlü kahve renginde bir eşarp aldı başına ve odadan ayrıldı.

Ali Hamza henüz gelmemişti camiden ama dönmesi an meselesiydi. Önce evi gezmek istedi Zehra ama bilemedi yaptığı şey doğru mu? Vazgeçti sonra ve merdivenlerden inmeye başladı, netice de artık bu evin geliniydi ve her zaman odaları görme şansı vardı. Zehra salona ulaştığında koltukta katlanmış vaziyette duran çarşaf ve battaniye ilişti gözüne, nedense hemen yok etmek istedi onları, biri görse ne düşünürdü ne derdi? Evet belki eve kimse gelmeyecekti ama ne olacağı belli olmazdı ve bu meselenin kocasıyla arasında kalması gerektiğine inanıyordu. Hızla onları kucağına aldı ve tekrar odasına döndü.

Ali Hamza camiden çıkmış bir kaç tanıdıkla kısa hal hatır sormuş insanların evliliğine tebriklerini kabul etmişti. Sahi ya o evliydi değil mi? Şimdi evinde bekleyen bir karısı vardı,yolunu gözleyen bir eşi,hem de dünyalar güzeli. Sonra aklına gelen düşünceyle zihni bulandı,o kadın öyle bir kadın değildi,ne yolunu gözlerdi ne özlemini çekerdi. O sadece kurnaz bir tilkiydi. Acımasız,hilekar bir kadın. Üzerinde halen takım elbisesi vardı,odaya girip tekrar onun yüzünü görmek istemenişti. Alışmalıydı elbet,netice de artık onun kocasıydı ve belkide bir ömür onunla olacaktı.Eğer karısı eskisi gibi olsaydı,bu düşümde onu mutluluktan öldürürdü muhtemelen ama acı bir gerçek varsa o da küçüğünün eskisi gibi masum olmadığıydı.

BAŞHEKİM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin