Murat'tan....Küçük bir mutfak,penceresinden ılık bir rüzgar sızan... Güzel bir kadın, gözlerinden, bakışlarından masumluk damlayan.
Ona olan hislerim çok farklı,daha önce hiç hissetmediğim türden. Çözemiyorum bunu. Kaç yaşında adamım ama ben bu kadına olan hislerimi çözemiyorum. Bazen sebepsizce hareketlerini izlerken buluyorum kendimi. Başını önüne eğip sessizce yemek yapışını, başına bağladığı yemenisi ile elinde süpürge salonda bir o yana bir bu yana salınmasını,benimle konuşurken halen gözlerini kaçırmasını... Sanki bir macera romanı gibi. Sürekli bir gizemi çözmek zorundayım gibi. Her gün bambaşka bir özelliği ile tanışıyorum. Mesela uykuyu çok sevmiyor,kahve yerine çayı tercih ediyor,çok cesur ama köşeye sıkıştığı zaman sesi soluğu çıkmıyor. Gözü karaydı ama bir o kadar da duygusal. Ve bana olan bakışları... Sanırım içime bu denli işleyen şey bana olan derin ve mânalı bakışlarıydı.
Bu yaptığım doğru değil elbet ama aklım onu eski karımla kıyaslıyordu bazen. O çok açık bir kadındı, bütün duygularını alenen söylemekten çekinmeyen,her şeyi direkt söyleyen bir kadın. Ama Fidan farklıydı. Gizli bir kutuydu o; bakışları, gülüşleri, sözcükleri... Utangaç hâlleri,ellerini tuttuğum zaman avucumun içinde titreyen elleri. O çok, çok... Çok masumdu.
"Neden bu kadar derin bakıyorsun?"
Uzun süredir ona baktığımı ancak bana seslendiği zaman farkettim. Sahi neden sürekli ona bakıyordum?
"Bilmem,sende aradığım bazı mânalar var. Belki de o mânaya cevap bulmak içindir."
Meraklı gözlerle hafif kaşlarını çattı ve ciddiyetle konuştu.
"Nasıl bir mâna?"
"Bilmem ama güzel bir mâna olduğu düşüncesindeyim. Çözmesi güzel bir sır gibisin. Ve ben bu kadını çözmekten çok keyif aldım."
Başını utançla yere eğdi. Esmer tenine rağmen kızaran yanaklarını gizleyemiyordu. Çenesinden tutarak güzel yüzünü yüzümün hizasına kaldırdım.
"Lakin her seferinde güzel gözlerini gözlerimden kaçırırsan bu sırrı çözmem uzun sürecek."
π'π'π'π'π'π'π'π'π'π'
Ali Hamza'dan...
Geç kalmışlık hissi nedir acı tecrübelerim ile yavaş yavaş yaşıyordum. Gözlerinin içine bakmaya doyamadığım kadından belki yanlışlıkla göz göze geliriz de her şeyi anlar diye köşe bucak kaçıyordum. Çimen gözlüm... Uğruna gözümü kırpmadan canımı bile vereceğim kadının üzülmesinden korkuyordum. Biliyorum. Hastalığımı öğrendiği an yıkılacaktı,onun küçücük ruhuna çektirdiğim ızdıraplar yetmezmiş gibi onu tekrardan üzemem. Elbette söyleceğim,o benim hayat arkadaşım bunu bilmeye tabiki hakkı var. Lakin hamileliğin en önemli aylarında ne onu ne de bebeğimizi tehlikeye atmak istemiyorum. Biraz daha zaman geçmeli. Bebeğimiz biraz daha büyümeli. Bebeğim... Sahi onu görebilecek miydim? Göz pınarlarıma dolan yaşlar yavaşça süzüldü yanaklarımdan. Koskoca adam ne çok ağlar olmuştum böyle... Kısa da olsa bir meslek hayatım var. Bu zaman sürecinde bir çok hasta ve hasta yakınına maalesef ki sağlık durumları ile ilgili kötü şeyler söylemem gerekti. Ama işte insan ancak kendisi yaşayınca anlıyormuş. Meğer ne zormuş? Aslına bakılırsa zor olan kendi sağlığına üzülmekten çok,bu durumu sevdiklerine nasıl söyleyeceğin olmasıymış.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞHEKİM (TAMAMLANDI)
Spiritual"Keşke hep çocuk kalsaydın,hep o masum çimen gözlü kız olsaydın." "Ben hala masumum Hamza." "Değilsin,inan öyle olsaydın çoktan kalbimde bir yerin olmuştu." #Namaz1 #Tefekkür1 #Sevap1 #Allah1 #Helal1 #Kuran1 #Ankara1 #İman1 #Hanım1 #Haram1 #Günah...