Bir gün seni unutmaya çalışmanın ne kadar zor olacağından bahsederdim.
Meğer insan unutmaya bile değer görmüyormuş bazen.
O kadar değersizleşirmiş işte .
Hiç kimse,hiçbir şey gibi...Medayadaki şarkı eşliğinde yazdığım bir bölümdü. Sizin de şarkıyla okumanızı tavsiye ederim. İyi okumalar...
^°^°^°^°^°^°^°^°^°^°^°^
Menavi acının bir sınırı yoktu işte... Canından can gidiyordu ama ruhun gitmedikçe her defasında aynı acıyı tekrar yaşıyordun. Tekrar, tekrar, tekrar ve tekrar....Ruhun teslim olmadığı sürece her defasında teslim oluyordun. Bir daha, bir daha bir daha...
Ali Hamza tam olarak bunu yaşıyordu. Kendisine yaşlı gözlerle bakan Zehra bir kaç saniye öylece durmuş sonunda gözlerinin önünde yere yığılmıştı. Hemen hemşireler çağırılmış müdahale ediliyordu. Biliyordu Hamza bunların yaşanacağını, karısının bu denli üzüleceğini. Lakin ez azından kendisinden öğrenmeliydi. Bu şekilde değil,bu kadar ani değil,bu kadar acı verici değil...Yatakta öylece uzanmış,zaten beyaz olan teni iyice solmuş karısına baktı. Şimdi ne olacaktı? Karısı uyandığı vakit ona diyecek,ya da nasıl bir açıklama yapacak hiçbir fikri yoktu. Aniden yere düştüğü ve şok yaşadığı için bebeğine gelebilecek bir zarardan dolayı doktor kontrole gelmişti. Yirmi dakikalık bir muayeneden sonra doktorun odadan çıkması ile karısının yanına ilişti. Uykuda olmasına rağmen yanakları akan göz yaşları yüzünden nemliydi. Hani uyusanda geçmez dedikleri acı buydu heralde.
Zehra ara ara derin nefesler alıyordu. Vücudu bir kaç saniye titriyor, uyumaya devam ediyordu. Nasıl da korkmuştu.Kapının tıklanması ile bir kaç saniye sonra içeri Mert girdi. Elindeki kan sonuçlarını Hamza'ya uzattı ve gözlerine baktı.
"Kendin bakmak istersin diye düşündüm."
Hamza halsiz bir şekilde başıyla onaylayınca Mert göz ucuyla yatakta yatan Zehra'ya baktı ve odadan ayrıldı.
Ali Hamza bir kaç değer dışında karısının değerlerinin normal olduğunu görüp kağıtları odadaki abajura bıraktı. Bebeğinin sonuçları da bir kaç saate çıkardı.
Yatakta kıvranmaya başlayan Zehra,Ali Hamza'ya korku veriyordu. Şimdi ne derdi karısına, nasıl açıklardı bu durumu?
Zehra bir kaç saniye sonra gözlerini zorda olsa açtı. Karşısında gördüğü kocası ile kafasında yavaş yavaş netleşen sesler ve görüntüler onun neden burada olduğunu anlamasına yardımcı olmuştu. Aklına gelenlerle bakışlarını Ali Hamza'nın gözlerine sabitledi ve sessizce-hatta nefesi dahi duyulmayacak derecede- göz yaşları yanaklarından süzülmeye başladı. Kocası... Hayattaki tek varlığı hastaydı. Nasıl bunu kendisi ile paylaşmazdı aklı almıyordu. Oysa nikâh akti sırasında hastalıkla, sağlıkta dememişler miydi? Dinmek bilmeyen yaşları üzerinde yattığı yastığı ıslatırken Ali de çaresiz bir şekilde göz yaşı dökmeye devam ediyordu. Zehra zorda olsa yatakta doğruldu ve oturur vaziyete geldi. Bir kaç saniye sonra bedenindeki son enerjiyi kullanarak ayağa kalktı ve kocasının yüzüne daha bir dikkat kesildi. Aynı dakikalar Ali Hamza içinde geçerliydi.
Aniden birbirine doğru hızlı adımlar atan iki genç kenetlenmişçesine sarıldı. Şimdi o sessiz ağlamalar yerini yüksek sesli hıçkırıklara bıraktı. Artık kimse susmak zorunda değildi.
İkiside birbirinin gitmesinden korkar gibi sımsıkı sarılmıştı. Acının tarifi olmazdı... Her acı bir başkasına asla benzemezdi. İlacı da yotu.Zehra bir şeyler söylemek istiyordu. Ama lâl olmuştu dili. Belki de susturmuştu kalbi.
Yoksa bağır çağır konuşmak istiyordu. Zaten Hamza kendisinde konuşacak cesareti bulamıyordu. İkili belki de dakikalarca omuzlarından sarsıla sarsıla ağladı sarılı bir vaziyette ve daha sonra Hamza toparlanarak karsının yüzünü göğsünden kaldırdı ve göz göze gelmelerini sağladı. Anlına bir buse kondurup elinden tutarak kendisi ile beraber yatağa oturmasını sağladı.
Zorda olsa konuşmak vaktiydi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞHEKİM (TAMAMLANDI)
Spiritual"Keşke hep çocuk kalsaydın,hep o masum çimen gözlü kız olsaydın." "Ben hala masumum Hamza." "Değilsin,inan öyle olsaydın çoktan kalbimde bir yerin olmuştu." #Namaz1 #Tefekkür1 #Sevap1 #Allah1 #Helal1 #Kuran1 #Ankara1 #İman1 #Hanım1 #Haram1 #Günah...