BŞHKM13

8.8K 437 36
                                    

Aradan geçen otuz saniye,kısacası yarım dakika gibi bir sürenin ardından Zehra çıplak bir vücuda adeta mengene gibi sarıldığını yeni idrak etmişti.

Anında sevinç duygusu yerine utanca bırakırken,Zehra yavaş yavaş uzaklaştı Hamzadan. Şimdi vücudundaki bütün kan yüzüne toplanmış kıpkırmızı kesilmişti. Hamza anın verdiği tuhaflıkla öylece bakakaldı karısına. Bir süre sonra kendine gelen Zehra hızla banyoya kaçtı.

Kaçarak uzaklaşan karısının ardından tebessümle bakan Hamza çarpık gülüşüyle yatağa geçti. Karısı iflah olmaz bir çocuktu adeta.

Zehra ise utancından kurtulamıyordu birde üzerine sevinç eklenince çıldıracakmış gibi oluyordu. Aynadan kendi suretine baktığında durumun ciddiyeti ortaya çıkıyordu. Yanakları kızarmış yeşil gözleri bir ton daha açılmıştı. Okula devam edecekti ve bunun hayalini dahi kuramazken yaşayacak olmak müthişti.
Avucuna doldurduğu suyu hızla yüzüne çarptı. Boynunu da soğuk suyla yıkadıktan sonra kendini toparladı ve odaya geçti.

Hamza'nın gözleri kapalıydı,Zehra uyumuş olmasını dileyerek yatağa geçti ve gözlerini sımsıkı kapadı.

π~π~π~ππ~π~π~π~ππ~π~π~π~π~π~π

Kara ailesi kadınları mutfakta yemek hazırlıyor,beyler ise salonda sohbet ediyorlardı. Zehra yeni ailesine çabuk alıştığını düşünüyordu. Zaten onlarda yeni gelinlerine karşı çok hoşgörülü yaklaşıyordu.

İçeride oturmakta olan baba oğul arasındaki sessizliği Mevlüt bey bozdu.

"Hazır sen göreve başlamadan bu hafta sonu yazlığa mı gitsek diyorum oğlum. Senin için de uygun müdür?"

"Uygun baba,uygun. Hem bir değişiklik olur."

Bu sırada masayı kurmaya başlayan Nurcan Hanım az çok duymuştu konuşulanları.

"E o zaman kahvaltıdan sonra hemen çıkalım. Yarın gidersek bir şey anlamayız gittiğimizden,bugün çıkalım yola. Ertesi gün sabahtan döneriz."

Mevlüt bey ve Hamza başını onaylar biçimde salladı.

Sonunda masa kuruldu ve aile bireyleri sessizlik içinde kahvtısını yaptı.

Yemekten sonra sofra hızla toplandı ve hazırlanmak için herkes odasına çekildi. Zehra sadece iki günlük gidecekleri için çok bir şey koymamıştı. Kocasına ve kendisine birer takım kıyafet,iç çamaşırı koydu. Geceliğini almak için dolabına yöneldiğinde kapı çalındı."

"Gel."

Fidan başını kapıdan uzatarak yengesine baktı.
"Müsait misin Zehra? Bir şey soracaktım."

"Müsaitim tabi gel."

Fidan bir elinde sarı diğerinde mor bir tunikle içeri girdi. Anlaşılan kararsız kalmıştı.

"Hangisini giyeyim sence yengecim?"

Zehra hala yenge kelimesine alışmamış olsa da bir yandan da hoşuna gidiyordu.

"Sevgili görümcem,esmer yüzünüze ne giyseniz pekala yakışır. Ama benim oyum sarıdan yana."

Fidan gülümsemiş ve başıyla onaylamıştı. Tam o sırada Zehra'yı aşağıdan kocası çağırdı.

"Zehra gelir misin?"

"Fidan ben abine bir bakayım. Hemen dolabın önünde gecelikler var. Sana zahmet onları çantaya koyar mısın? Şimdi abin hemen çıkalım derse geç kalırım."

Fidan tamam der demez Zehra aşağı indi.

Yengesinin odadan ayrılması üzerine Fidan dolabın önündeki geceliği eline aldı. Tam dolabı kapatacakken halen paketleri dahi açılmamış olan şortlu saten takım gecelikeri farketti.
Aniden gelen şaşırmayla elindeki geceliği dolaba bıraktı ve paketli olan geceliklere baktı.

BAŞHEKİM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin