"200K ÖZEL"

3.7K 162 11
                                    

"Kadınlara ancak asalet ve şeref sahibi kimseler değer verir."

Z♥️H

Bir gül bahçesinin ortasında, toprağa uzanmışsın ve yanında en sevdiğin... Birlikte aynı yerden gökyüzüne baktığınız bir günden ibaret mutluluk. Yanı başında, başını omzuna yasladığın, aşkını da en saf haliyle sunduğun o kişi... İnsan hep yarımdır, eşini bulanedek. Bulmak marifet değildir, güvenecek olana kavuşanadek.

Hamza bulmuş olmanın verdiği güven ile başını karısının kucağına koymuş, kömür karası saçlarının arasında gezinen ince ve narin parmakların keyfini çıkartıyordu. Sanki uyku saati gelmiş bir çocukta, sesini çıkartırsa bütün büyü bozulacakmış gibi ikiside sessizliği sürdürüyordu.
Hafif esen rüzgarla beraber gül yaprakları savruluyor üzerlerine konuyordu. Yüzüne çarpan gül yapraklarının güzel hissi ile kıkırdadı Zehra. Karısının neşe dolu sesi kulaklarına ilişen Hamza gözlerini açtı ve kendisine gülerek bakan karısının yüzüne odaklandı.

"O güzel gülüşünüzü neye borçluyuz?"

Zehra biraz daha gülümsemesini büyüterek kocasına baktı. Parmaklarını kirpiklerine hafifçe dokundurdu kocasının.

"Sana. Sana ve senin bana getirdiğin bütün güzelliklerin borcu bu gülümseme. "

Hamza karısının verdiği cevap ile başını Zehra'nın kucağından kaldırdı ve yanına geçerek yüzünü kendisine çevirdi,anlına bir öpücük kondurdu ve karısını her şeyden sakınırcasına kolları arasına aldı.

"Gelme peşimden!"

"Fidaaan! Çocukluk etme gene. Ne var yenildiysen."

Zehra ve Hamza biraz ileride tartışan çiftin sesini duyunca gülmeye başladılar.

"İyi oldu valla şu kızın evlenmesi. Hani arada Murat'a üzülmüyor değilim ama."

Kocasının cümlesi Zehra'yı kahkaha denizine atarken gülerek kocasının koluna vurdu.

"Aaaa,deme öyle. Benim görümcem gayet mükemmel birisi."

Bu sırada Fidan ve Murat'ın sesi daha yakından duyulmaya başladı.

"Düşmana vurur gibi vurdun topu bana. Ben senin karın değil miyim? Niye öyle vuruyorsun?"

"Fidan. Güzel karım. Hani oyunun kuralı bu ya. Yakan top. Kim oratada ise topu ona atacaksın."

Fidan omuz silkerek aşağıdaki dereye hızlı hızlı yürümeye başladı. Kendisi henüz farkında değildi ama bu duygusal iniş çıkışların en büyük sebebi henüz kendisinde haberdar olmadıkları küçük bebekleriydi.

"Zehra!"

Kocasının yüksek sesle kendisine seslenmesi ile korkuyla Hamza'ya döndü Zehra.

"Eğer Fidan ve Murat burdaysa bizim oğlana kim bakıyor."

Şimdi Zehrada endişelenmiş karı koca aynı anda konuşmuşlardı.

"Babam!"

Hızla ayağa kalmış koşar adım piknik için geldiklerini koca çınar ağacının altına doğru yürümeye başlamışlardı. Tabiki de endişelerinin sebebi kayınbabasının bebeğe bakamayacak olmasından kaynaklı değildi. Sadece biraz farklı bir çocuk oyalama tekniği vardı o kadar. Küçücük çocuğa kendisini nasıl savunması gerektiğine dair ufak tefek savunma hareketli öğretmesi gibi mesela.

Karı koca koşa koşa piknik alanına gelmiş gördükleri manzara karşısında ponçik ponçik olmuşlardı. Oğulları, Mevlüt Bey'in kucağında uyuyakalmış,dede torun mışıl mışıl uyuyordu.

BAŞHEKİM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin