BŞHKM32

7.8K 415 34
                                    

Özlemek, kavuşmanın güzel olmasına sebebiyet veren değil midir?
O halde neden özlem kötü olsun?

Ali Hamza duyduklarını sindirmeye çalışıyordu. Kulaklarında bir çınlama nüksetmiş,durmadan ötüyordu.

Karısı şoktaydı ve ne dediğini bilmiyordu. Aksi takdirde söylediği şeyler akla mantığa sığacak şeyler değildi.

"Bak Zehra,özür dilerim tamam mı? Bir an kendime hakim olamadım. Gene gittin o aşşalık adama sarıldın zannettim."

Zehra defalarca kez kendisini ifade etmesine rağmen Hamza anlamamakta ısrarcıydı. Son kez derin bir nefes aldı ve söylemek istediklerini dile getirdi.

"Hatırlar mısın bilmem ama bundan 4 ay önce bana boşanalım diyen sendin. Hatta bunu ailelerimize benim açıklamamı diretende. Ben o zaman sustuysam babam için susmuştum. Zaten yaşlı ve hasta bir adam,birde benim yüzümden üzülsün istemedim. Beni öylece bırakıp gittiğin kafeyi unutmadım. Ben o gün gururumu ayaklar altına altına alıp o eve tekrar döndüysem babam içindi. Şimdi... Şimdi geride bu duruma üzülecek bir babam da olmadığına göre,artık gönül rahatlığı ile ayrılabiliriz."

Zehra babasından bahsederken yüreği daralmış,nefesleri kesilmişti. O artık yoktu. Bunu düşünmek bile içine ateş düşmesine yetiyordu.

Hamza ise ne yapacağını şaşırmış bir vaziyette öylece dönüp duruyordu. Karısının bu söyledikleri bir şakadan ibaret olmalıydı,aksi takdirde kaldıramazdı bu olanları.

"Asla Duru... Duydun mu beni? Asla bırakmam seni,ne seni ne de bebeğimi bırakmam."

Zehra artık cevap vermemeyi tercih etmiş,serumun bitmesine odaklanmıştı. Çünkü serumu biter bitmez gidecekti bu yerden.

Eski evine,eski mahallesine. Annesi ve babası ile mutlu mesut yaşadığı o eve...

Gözlerinden akan yaşlar dinmek bilmiyordu. Ve o da artık silmek gibi bir girişimde bulunmuyordu.

Hamza artık dayanamayacak vadeye gelmişti. Hızlı ve öfkeli adımlarla karısının yanından ayrılarak koridora çıktı.

"Benimle geliyorsun it herif."

Mert'e onunla gelmesini söyledikten sonra arkasına dahi bakmadan dışarı doğru adımlamaya başladı. Mert'in peşinden geleceğinden emindi.

Sonunda Mert ve Hamza hastanenin otoparkına indiklerinde,Hamza şimdiye kadar ettiği sabıra teşekkür ederek uğurlamış ve henüz kan lekeleri yüzünde yeni yeni kuruyan Mert'e yeni yaralar bahsetmişti.

"Hayvan! Sana bırak onu dedim demi! Sevme dedim. Ulan sana gelip anlattım ben. Seviyorum Duruyu dedim. Evleneceğim dedim. Sen ne yaptın şerefsiz? Bir hafta sonra yanıma gelip Duru seni değil beni seviyor sırf bana yaklaşmak için seni kullanmış dedin. Şöyle şerefsiz,doğru muydu bunlar? Peki ya o kafede gördüklerim. Zehra'ya zorla sarıldığın doğru mu?

Mert yüzündeki kanları elinin tersi ile sildi ve sinsi gülüşlerinden birini Hamza'ya sundu. Onu delirtmesini iyi bilirdi. Ne de olsa 'eski dosttan,en iyi yeni düşman olur.'

"Yine öfkene yenildin değil mi? Her zamanki gibi kendi doğrularını seçip Zehra'ya inanmadın. Ama bu sefer kaybettin Hamza! Hemde çok acı bir şekilde. Zehra hiçbir zaman bana aşık değildi. Onun gözü de gönlü de senden başkasını görmedi. Belki sana beni sevdiğini söylersem ve sen ondan uzaklaşırsan Zehra bana aşık olur zannettim. Ama olmadı. Zehra hiçbir zaman sana baktığı gibi bakmadı bana. O gün,o kafede olağan gücüyle kaçtı benden. Ama ben belki de onu son defa görüyorum diye sarılmak istedim. Kokusunu içime çekmek istedim."

BAŞHEKİM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin