BŞHKM39

6.3K 326 19
                                    

Ya mucizesin,ya da ceza.

Günler dur durak bilmeden geçiyordu. Zaman bir otobüs ise, Zehra ve Ali Hamza onu çoktan kaçırmışlardı. Genç çift neredeyse bir aydır dağ evindeydiler ve gitmeye de hiç niyetleri yok gibiydi. Hamza kardeşinin evlilik kararını hala kabullenemiyordu. Zehra ise bu konuyu her açtığında kocasından azar işitip tekrar oturuyordu yerine.

Hamza yüzüne vuran güneş ile hafif hafif kırpıştırdı gözlerini. Perdenin açık kalan kısmından firar edip tam gözlerine yansıyordu sabah güneşi. Diğer kolunda ise,onun güneşi uykudaydı. Kolları arasında yatan bu kadına,gün geçtikçe daha çok bağlanıyordu. Hatta sevgisi,sevdası daha da artıyordu denebilir.

Karısını uyandırmamaya özen göstererek yan döndü. Şimdi yüzü karısının yüzüne çok yakındı. Büyük ellerini sakince karısının saçlarının arasına bıraktı. Adeta papatyayı andıran saçlar,kokusunu da aynı şekilde etrafa yayıyordu. Yüzüne düşen ve her nefes alış verişinde uçuşan saç tutamını eline aldı ve kulağının arkasına bıraktı.

Gözlerini hareket ettirmeye başlayan Zehra ile Ali Hamza çoktan kendine kızmaya başlamıştı. Uyandırmıştı , rahatsız etmişti karısını. Zaten bu aralar sürekli başı dönüyor ve ne yese hemen geri çıkartıyordu.

Gözlerini tamamen açan Zehra, kocasının başında duran elini dudaklarına yaklaştırdı ve avuç içine varla yok arası bir öpücük bıraktı.

"Günaydın."

"Gün aydı."

Hamza karısının gözlerine bakarak söylediği sözleri ile onu utandırmıştı. Zehra gözlerini Hamza'nın gözlerinden kaçırdığı esnada Hamza karısının yüzünü avucunun içine aldı ve yüzüne çevirdi.

"Kaçırma gözlerini hemen. Tamam sustum. İltifat etmeyeceğim."

Zehra gülümseyerek yatakta doğruldu ve kollarını geriye atarak kocasına döndü .

"Kahvaltıda ne yemek istersin?"

Hamza bir kaç saniye gözlerini tavana çevirdi ve cevap verdi.

"Aslında benim de sana yardım etmem koşulu ile şöyle en lezzetlisinden bir kıymalı börek yesek fena olmaz."

Zehra, kocasının benimde yardım etmem koşulu ile sözüne hafifçe gülümsedi ve yatakla olan bağını tamamen kesti.

"Tamam o halde ben hamur yoğurayım sende çay koy."

Konuşa konuşa banyoya girdi ve kocasını odada tek başına bıraktı.

π'π'π'π'π'π'π'π'π'π'π'π'π

Fidan, karşısındaki boydan aynada kendini dikkatli bir şekilde izledi. Siyah yerlere kadar uzanan ve üst kısmında küçük taşlarla süslenmiş bir elbise giymişti. Yine siyah renk bir topuklu ayakkabı ve siyah eşarp ile kombini tamamlamıştı. Yaklaşık yarım saatte istemeye geleceklerdi.

Her ne kadar heyecandan yerinde duramasada,abisinin ve yengesini yanında olmayacağı gerçeği onu çok üzüyordu. Hatta sadece şimdi değil,koca bir ömür abisinin onunla konuşmayacak olabileceği ihtimali bile vardı.

Odasının kapısı açılıp içeri annesi girdiğinde,çoktan annesinin gözlerinin dolu dolu olduğunu farketmişti. Abisinin göz renginin aynı tonuna sahipti annesinin gözleri. Koyu ve derin bakan yeşil gözler.

Yavaş adımlarla yanına gelen annesine hızla sarıldı Fidan,sanki bir daha hiç göremeyecekmiş gibi. Doya doya çekti kokusunu içine. Annesi çoktan akıtmıştı yaşları omzuna.

" Sen ne zaman büyüdün Fidan? Evlenecek kadar ne zaman büyüdün kızım? O ilk adımların,okula ilk başladığın gün,şehir dışında üniversite kazandığın o an. Hepsi geçti ama ben bu zamanı hiç hayal edemedim kızım."

Annesinin her sözünde biraz daha sarsıldı omuzları Fidan'ın. Biraz daha sıkı sarmaladı annesini. Onların yanından ayrılacak olmak biraz korku,biraz da endişe yaratıyordu.

"Gelmiş işte anne. Ne yapalım? Acaba arayıp gelmeyin mi desek? "

"Bence de öyle diyelim kızım. Sen burada kal. Bana yemekler yap,hiç anlamasan da benimle ekonomi hakkında konuş,sabah muzurluklar yap. Ama gitme!"

Bu cümleyi kuran,ani bir şekilde odaya girip hiddetle konuşan babasıydı.

Fidan babasının söylediklerine gülerken,annesinden ayrılıp koşarak babasına sarıldı.

"Sen benim bilinçsizce yaptığım ekonomi tartışmalarımdan hiçbir zaman kurtulamayacaksın babacığım."

Bütün aile üyeleri gülerken kapının zili evde yankılandı. Aniden değişen ve hüzün dolan yüzler, Fidan'ın kapıyı açmaya gitmesi ile düzelmek zorunda kaldı.

Fidan kapıyı açar açmaz,elinde kırmızı güller ve bütün endamı ile Murat'ı gördü. Siyah gömleği ve siyah pantolonu ile birbirlerini adeta tamalıyorlardı. Evet evet bu rüya değildi, çocukluk aşkı onu istemek için şuan karşısındaydı.

Kapıyı açıp kenara çekildi ve çiçekleri eline uzatan Murat ile göz göze geldi. Belki de o bir kaç saniye adeta ömre bedeldi. İkili arasında göz ardı edilemeyecek derecede şiddetli bir çekim vardı. Biraz sonra Cemile hanım ve Rıza beyde içeri geçti ve kapıyı kapattı.

Hal hatır sorulduktan sonra kahveleri nasıl içeceklerini soran Fidan, cevapları alarak mutfağa geçti.
Murat'ın kahvesine tuz koymayı tercih etmedi. Neden bilmiyordu ama içinden gelmemişti. Sanki bir yanı eksik ve mutlu olursa ihanet edecekmiş gibi hissediyordu.

Kahveleri yaparak içeri götürdü ve aynı sakinlik ile servis etti. Bir kaç dakika sonra bir boğaz temizleme sesi ile dikkat Rıza beye toplandı.

"Mevlüt kardeşim, Allah'ın emri peygamberin kavli ile kızımız Fidan'ı,oğlumuz Murat'a istiyoruz."

Mevlüt bey gurur dolu bakışlar ile bir Murat'a baktı daha sonra ise kızına döndü,Zehra acı bir gülümseme ile babasına karşılık verdiğinde Mevlüt bey,Rıza beye bakarak konuştu.

"Bende Allah'ın emri peygamberin kavli ile verdim gitti. Rabbim mesut eylesin."

Herkes ayaklandı,yeni çift büyüklerin ellerini teker teker öptü ve yüzüklerin takılması için yan yana geldi. Fidan abisinden bile daha uzun olan bu adamın yanında kendini küçücük hissetmişti. Hafifçe yana döndü ve taze nişanlısına baktı. Zaten gözleri onun üzerinde olan Murat ile göz göze geldiler. Birbirlerine çarpık bir gülüş bahsederek önlerine döndüler.

30 yaşında,iri yarı duran bu adam. Şimdi dokunsalar heyecandan bayılacakmış gibi hissediyordu. Bir milim ötesinde duran küçük kadın onu onu derinden etkiliyordu.

Yüzükleri takan rıza bey ile herkes tebrikler eşliğinde gülümsemiş ikramlıklar yenilmeye başlamıştı.

Kader ağlarını örmüştü çoktan,onlar ise boyun eğmiş yaşıyorlardı.

Selamünaleyküm güzel okurlarım. Evet, biliyorum. Çoook uzun bir ara oldu. Hatta bu ara devam da edecek. Ama sizleri de mutlu etmek adına kısa da olsa bir bölüm paylaşmak istedim. Bu şekilde bölümler arada da olsa gelecek inşallah. İyi okumalar.

BAŞHEKİM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin