Masanın üzerine bıraktığım kutuya dehşet dolu gözlerle bakarken koğuşu fısıltılar ve kıkırtılar sarmıştı. Mustafa ağa kimliğini saklama gereği duymadığı gibi bunu ailesi de dahil herkese kabul ettirmiş güçlü biriydi. Benden on yaş büyük olmasının etkisiyle de otoritesi sağlamdı. Ben kafamda bu kutu ile ne yapacağımı düşünürken Salih abinin sözleri koğuşu susturdu:
" Bu kutu Selma ablanın teşekkür hediyesi o yüzden abuk subuk şeyler düşünmeyin."
Salih abiye dönüp garip garip bakınca kendini açıklama gereği duydu:
" Selma abla Ejder'in karısı ve Mustafa'nın ablası olur. Epeydir Ejder'den şüpheleniyordu. Şimdi düşünme faslını geçte aç şu kutuyu ." deyince başımla onaylayıp kutuyu açtım. Kutunun dikkatle hazırlandığı her halinden belliydi. İçindekileri incelediğimde traş takımları, losyonlar, ilaçlar, bir eşorfman takımı ve iç çamaşırlarıyla , atıştırmalıklar vardı. Hepsi Alman markalı kaliteli ürünlerdi. Tereddütle eşyaları incelerken Salih abi yatağından fırlayıp yanıma geldi ve elini omzuma koyup:
" Gönül rahatlığı ile kullan hepsini fazlasıyla hak ettin."
"Ben sadece değer verdiğim birini korumaya çalıştım. Buna hiç gerek yoktu." dediğimde Salih abi:
" Buna bir taşla iki kuş vurmak deniyor. Tadını çıkar ve endişelenme Mustafa ağa gönlün olmadan sana yanaşmaz."
Sözleri beni rahatlattığı için kutuyu da alıp yatağıma geçtim. Atıştırmalıkları ayırıp masaya koyarak herkese buyur edince çay eşliğinde ağzımızı tatlandırdık. Bir kişi hariç, reis çayını alıp yatağına geçti ve bizi oradan izledi sadece. Bense sohbet sırasında Salih abiye:
" Abi Mustafa ağayı nereden tanıyorsun? Yakın gibisiniz."
" Mustafa ile aynı mahallenin çocuklarıyız. Babam ölünce iş bulmamda yardımcı oldu."
Kısa ve net cevaplarına rağmen sesindeki kırıklık hissediliyordu. Ne kadar merak etsem de cevap alamayacağımı bildiğim için üstelemedim.
-------------------------------------------------------------------------------------------------
Sabah koğuşumuzda Ahmet ağanın çevresindekilerden olan Karadenizli Yakup abi ile Mesut 'un hazırladığı kahvaltı ile koğuşta gün başladı. Ama iki lokma yememiştik ki Ümmet abinin koğuş kapısını açarak içeri girmesiyle yemek bölündü:
" Kerim savcı seni çağırıyor hadi." Deyince elimdeki ekmeği ağzıma tıkıp çayımın son yudumunu da alarak koğuştan çıktım. Ümmet abinin memnuniyetsiz yüzünü fark ettiğimde:
" Ümmet abi sorun nedir?"
İç çekip yüzüme mahsun bir ifade ile baktı:
" Aslında dün Ayşe için üzülüyordum bu gün senin için."
Suratına anlamaz bir şekilde bakınca konuşmaya devam etti:
" Ayşe dün topallıyordu. Evdeki itler dövdü zaar. Elimden bir şey de gelmiyor."
" Seni anlıyorum ama şimdilik ona destek olmak dışında bir şey yapman uygun olmaz."
" Nasıl?"
" Kadının halinden kadın anlar. Alev ile konuşuruz Ayşe ablanın ağzını yoklar." dediğimde çocuk gibi sevinip sırtına aferin anlamında vurdu ama bu neşesi uzun sürmedi.
" Senin davana atanan savcı adı Münevver mi Mücüver mi ne."
" Eeee!.. Ne olmuş adını bilmediğimiz bu savcı hanıma."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMAN ZAMAN İÇİNDE (BOYXBOY)( TAMAMLANDI)
Random21. yüzyılın dahi kadın girişimcisi olan Kerime hayatının yaşadığı ihanetle son bulduğunu düşünürken kendini kuzgun karası 70 lerde Sağmalcılarda üstelik cinsiyeti bile kendine tezat bir bedende bulur. Peki ya sonrası?..... Başlangıç Tarihi: 17 Şub...